skincare etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
skincare etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Eylül 2019 Pazartesi

FOREO Luna 2 İncelemesi//Review: FOREO Luna 2


Merhabalar;
Evet doğru görüyorsunuz, yıllar sonra Beauty Gore bloğa geri döndü, Geri dönmek, her şeyin bıraktığım gibi olduğunu, yazı fontlarımın bile aynı kaldığını görmek bana huzur verdi, belirtmeliyim. Hoşgeldim!

Açılışı (devam edeceğini umarak) ünü okyanusları aşan, hepimizin aşina olduğu FOREO ile, ancak özel olarak LUNA 2'siyle yapıyorum *alkışlar*

Hey, yes you feel the breeze and your feelings are not misleading you guys: Beauty Gore is back in town. It's so relieving to be back I must say.
Our grand opening will be on the review of worldwide famous Foreo's Luna 2 device. Enjoy!


FOREO'nun ilk piyasaya sürdüğü ürünlerle başlayan yüz temizleme cihazında devrim akımında sıra LUNA 2'de!


The face cleansing device hype within cosmetics and skincare arena never stops, and never will. Now, it's Luna 2's time to shine.


Bilindiği üzere FOREO LUNA 2 ürünlerinde 4 farklı cilt tipine göre seçenekler mevcut, pembe olan normal ciltler için (Risk almak istemezseniz hassas olana yönelmenizi tavsiye ederim).

As you probably know, Foreo has 4 types of selections for their devices according to your skin type. Pink one's for normal skin (I suggest you to go with sensitive if you have doubts)



Kutuyu açtığımızda içinden çok bir şey çıkmadığını ve kutu tasarımlarına çok da hasta olmadığımı söylemeliyim. Bu kadar büyük bir kutu, ancak görsel haz için harcanabilir bu boyutta bir üründe. Ancak, görsel haz için bir yatırımda bulunmadıkları bir gerçek.

I must state that the packaging doesn't impress me due to its lack of investment on the design. I'd expect something more if they decided to waste that amount of box material with much smaller device.




Cihazın kendisi zaten malumunuz, 12 farklı titreşim ayarı ile birlikte geliyor.Şahsen ben 6. seviyede kullanmaya başladım, nedense ilk kullanışımda o idealmiş gibi hissettirdi ama uygulamadan sonra ilk yıkama için fazla olduğunu hissederek sonrakilerde 4. seviyeyi kullandım,çünkü ilk kullanımda 6. seviye ve günlük kullanım benim yanaklarımda bir miktar sivilcelenmeye yol açtı ki normalde en sorunsuz bölgem burasıdır bu nedenle bu tarz bir reaksiyon yaşamak beni şaşırttı doğrusu. 
Tavsiye verecek olursam, başlangıçta 2. ve ya maksimum 3. seviyede başlamanızı ve her gün değil birer gün arayla kullanmanızı söyler, cildinizin hazır olduğunu hissettiğinizde ise günlük kullanım rutinine geçmenizi öneririm.

Luna 2 claims to remove up to %99 of your make-up with its T-sonic technology, and it comes with 12 levels of vibration you can choose from which is actually the most satisfying part for me. However, I started using it at level 6 and daily, then I noticed some breakouts around my cheek area which is definitely my least problematic area. That's why, I'd suggest you to start with 2 or 3 level of vibrancy every other day not daily indeed. When you feel like your skin's ready and used to this new regimen of facial cleansing, then you're ready to use it daily.




Herkesin ilk izlenimi farklı olsa da, sanırım insanların en çok söyledikleri şeyi ben de söyleyeceğim ilk izlenim etkisi olarak. Gerçekten, ilk kullandığımda bile hissettiğim farklılık cildimin yumuşaklığı ve parlaklığı oldu. Her zaman kullandığınız, partiküllü olmayan jel ya da köpük formundaki temizleyicinizle ilk deneyiminiz bu yönde olacaktır, buna inanıyorum.

Eventhough everyone has a different firs impression experiences, I'll say what the majority says about the first impression on Luna 2: I felt my skin so soft afterwards, yet so clean and bright looking. 




Ve tabi ki, olayın benim için asıl yıldızı, arka tarafındaki anti-aging modu. Temizliğiniz bittikten sonra tekrar çalıştırma tuşuna bastığınızda daha naif ve farklı frekanstaki titreşimleriyle anti-aging modu devreye giriyor. Ben şahsen göz kremimi sürdükten sonra onun üzerinden masaj yapmayı, kalan sürelerde de kaş arası alın bölgesine ve dudak-yanak birleşimindeki mimik/gülümseme çizgilerinin olduğu kısımlara uygulamayı tercih ediyorum. Kısıtlı bir süre içerisinde bunun etkilerini görmek ya da fotoğraflamak mümkün olmayacaktır elbette, ancak şahsi kanaatim bu sonik titreşim işinin yaşlanma karşıtı noktada çok verimli olduğu yönünde. Zaten hissedince de anlayacaksınızdır, oldukça rahatlatıcı olmasının yanı sıra uyguladığınız bölgelere verdiği frekansla kırışıklıklarınızı da aynı ölçüde rahatlatarak görünümlerini azalttığına inanıyorum. 


And obviously, the star of the whole device for me is this anti-aging surface on the back, which activates when you push the power button once more after you finished up with your cleaning session. I personally prefer applying my eye cream and then using device around my eyes, around my mouth and lip area where the mimic lines appear, and between my eyebrows-again the mimic lines on the forehead. It's not possible to proove or photography the difference and improvement within limited time of use in terms of anti-aging properties, however I truly believe that this sonic system works so effectively on anti-aging mode. You feel it when you switch on that mode, that relaxation and calmness within the lines on your faces. As I said, you need to feel and experience your own journey and improvement of anti-aging as it applies the same to all skincare genre but you feel it, if it works or not, eventhough you do not see it immediately. Anit-aging investements are always kinda gamble-like, but you feel your skins condition without seeing the material results anyway.


Son sözler/sonuç:

FOREO tarzı silikon materyalli cihazlardaki en büyük avantaj, belirli bir süre sonra değiştirmek zorunda olmamanız. Ancak bir yandan da, FOREO'nun ürünlerinin fiyatlarının oldukça yüksek bir bant aralığında olduğu da bir gerçek. Bu sebeple, cilt bakımı konusunda yatırım yapmaktan çekinmiyorsanız bu ürüne bu fiyatın değeceğini şahsi olarak düşünsem de ürünün fiyat sebebiyle alınması konusundaki endişeler ve geri adımları da anlayabiliyor ve yerinde buluyorum.


Last words/verdict

It is a great advantage of silicone products like Foreo not to need any manintenance costs such as replacements(happens in brush-based cleaning devices). Unfortunately, it still is a reality that it costs a lots of money to buy this device at once. That's why, I'll sum up my thoughts on the worthiness of this products in terms of its price and effects.

Skincare as its own is a devotion and investement that you can hardly predict the outcomes. That's why, eventhough I think that it's worth it, I surely can understand the concerns and reluctant tendencies on buying this product.


FOREO LUNA 2'yi satın almak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.


*Ürün, tarafıma Foreo tarafından inceleme amaçlı gönderilmiş olup, tüm fikirler şahsıma aittir. Ürün ve kullanımı ile ilgili risklerin hepsi, okuyucunun kendi sorumluluğundadır.

*The product was sent to me to review by Foreo, all the opinions are my own and all the information provided on and taken from my blog is at readers' own risk.

4 Şubat 2015 Çarşamba

6 AYLIK KULLANIMDAN SONRA: Kiehl's Midnight Recovery Parasını Hak Ediyor Mu?


Günaydın!
Tam 6 aylık bir kullanımdan sonra, Kiehl's'ın ünlü serumu Midnight Recovery ile ilgili izlenimlerimi paylaşıyor olacağım bu postta.

Biliyorsunuz ki ben yıllardır, her "bir anda parlayan ve pahalı" trendindeki ürünleri "Parasına değiyor mu?" ya da "Ününe değiyor mu?" başlıklarıyla inceliyorum. Bloğun tarihinin 2010'a dayandığını göz önünde bulundurursak, uzuuuun süredir belli ürünlerin bu kadar konuşulmaya değer olup olmadığını bizzat deneyimleyip sizlerle paylaşıyorum. Bu da aynı klasmanda bir yazı.


Bu ürünü aldığımı yazın Kiehl's Online Alışveriş Deneyimim yazımda paylaşmış ve sonuçlarını mutlaka belirteceğimi söylemiştim. O günden bugüne 6 ay geçti, ve ben ürünü düzenli olarak gece rutinimde kullandım.


Ürünün iddiası şu şekilde: "Doğal yollardan elde edilmiş, etkili ve paraben içermeyen bu bitkisel konsantre, cildin sabah daha genç görünmesini sağlamak için tüm gece boyunca cilt bariyerini yenilemek, onarmak ve tazelemek için çalışır." Evet zaten serumların amacı budur. Ama bu ürünle ilgili o kadar çok "İnanılmaz, harikalar yaratıyor sabah uyandığında gördüğüne inanamıyorsun." şeklinde yazılar yazıldı ki mucizevi iksir falan gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı.

Maalesef, bu kadar konuşulmaya değdiğini kesinlikle düşünmüyorum. Uzun vadeli ve düzenli kullanımdan sonra cildimde gözle görülür bir gençleşme ya da onarma diyelim, deneyimlediğimi söyleyemem. Sabah uyandığımda sanki bir miktar daha rengi eşitlenmiş/dinlenmiş bir ciltle uyanıyorum ama o kadar. Sonrası her zamanki normal hali cildimin.


30 ml ürüne 130 lira verebilmem için bence bundan fazlasını yapıyor olması gerekir. Pek tabi ki cilt bakım ürünlerinin asıl etkilerini yıllarla savaştıkça yıpranmayan cilt yapımızdan anlayacağız, hemen bir etki beklemek tamamen cahillik olur ki en çok yapılan hata da budur. Ancak akşamdan sabaha tadında bir iddiası olan bir ürün için 6 ay yeter de artar bile.


Avokadolu göz kremini ne kadar sevdiysem, serumda da aynı oranda hayalkırıklığı yaşadım. Bir daha almayı düşünmüyorum, ama tabi ki elimdekini bitene kadar kullanacağım.


Tek iyi yanı çok bereketli bir ürün olması. Daha yarısına gelmiş sayılmam. 1.5 seneyi çıkarıyor yani.


xx

22 Ocak 2015 Perşembe

ALGENIST Firming&Lifting Cream Alguronic Acid+ProPeptide3 İncelemesi


Günaydııııııın!
Bugün skincare incelemesi günü, ve şuradaki yazımda görebileceğiniz gibi 29 Ekim'den beri kullandığım Algenist kremin incelemesini yapabilecek deneyimleme süresine geldim. Buyrun!




Herkesin bildiği üzere son 2.5 senedir YSL'in Forever Youth Liberator serisini skincare rutinimin ana ürünleri olarak kullanıyordum. Deneyimlerimi ve neler aldığımı burada ve şu yazıda anlatmıştım zaten. Ama bir süre sonra göz kreminin gözlerimde yanma yapmaya başlaması sebebiyle tüm setten vazgeçip yeni bir skincare line arayışına girmiştim. 29 Ekim Sephora alışverişimi oradaki dermatologla beraber gerçekleştirdim ve kozmetik değil dermatolojik seride olan Algenist'i denemeye karar verdim.



Algenist'in Alguronic Acid ve ProPeptide3 bileşimini anahtar olarak kullanan Firming&Lifting serisinin bu kremini 20-27 yaş arası kurudan karmaya dönük ciltlere önerdiklerini söyleyerek başlayayım. Gittiğim gün 6 saatlik yol sonrası feci yorgun bir ciltle Sephora'daydım ve dermatolog daha o an kremi uygulayıp nasıl bir his yarattığını deneyimlememi istedi. Öncelikle Clarisonic temizliği ve ardından bu krem, gerçekten spa etkisi gibi bir şey oldu ki Ankara'nın göbeğindeki tıklım tıkış Sephora'da spa huzuru bulmak falan düşünülemeyecek şeyler. Tabi ki kastettiğim durum yüzümdeki rahatlama ve nemlilik hissiydi.


Bu kadar nemlendirdiğine göre yarım saat emmesini bekleyeceğiz artık diye düşündüm içimden, ve bu düşüncenin aklımdan geçmesinden yaklaşık 1.5-2 dk sonra dermatolog yüzüme dokunabileceğimi, istersem bir de hemen seçtiğim fondötenle ten makyajı uygulamasını o an yapabileceğimi, hiç bir zorlukla/yapışkanlıkla/ağırlıkla karşılaşmayacağımı söyledi. Yüzüme dokunduğumda abartısız hiç bir ürün yüzeyde kalmamıştı ve muhteşem nemli bir cilt hissi elime geliyordu. Saçma bir şekilde kalakaldım, çünkü çok çok çok nemlendirdiğini hissetmeme rağmen cilt yüzeyimde hiç bir şey yoktu. Üzerine her zamanki fondötenimi uygulattım, muhteşem bir makyaj altı baz nemlendiricisi de olduğunu, emmesini bekleme işkencesi olmadığını da teyit etmiş oldum. Tabi ki aldım, ama uzun vadeli sonuçlarını bu zamana kadar düzenli kullanımımda aldım.

Günde 2 kez gece ve gündüz kullanılması tavsiye edilmesine rağmen ben her gün iki kere kullandığımı söyleyemem. Makyaj yapmadığım günler sadece gece bakımımdaydı, makyaj yaptığım günlerse hem gece hem gündüz rutinimdeydi. Sıkılaştırma ve renk tonu düzenlemesi ilk vaatleri arasında olduğu için oraya yoğunlaşayım çünkü zaten ne kadar nemlendirdiğini az önce anlattım. Sıkılaşmayı elmacık kemiği üstü ve çene-boyun arasında net bir şekilde hissediyorum. Alında bir değişme yok. Renk tonunu düzenlediğinden çok çok çok eminim, çünkü kırmızılıklarım kış olmasına rağmen neredeyse yok olma raddesine geldi (Burun kenarı kırmızılığı dışında, o kadınlarda biyolojik bir renk dengesizliği çünkü).

Dermatolojik olması benim için bir artı tabi, biyoteknoloji vs olayı. Kozmetik olan skincareleri de kullanıyorum öncekilerden bildiğiniz üzere. Bir taraf tutma durumum yok yani.

Cildimi kurudan yağlıya falan çevirmek gibi bir şey yapmadı çok şükür, çünkü gerçekten tereddütlerim vardı bu kadar çok nemlendirmesinden sonra ne olacak diye. Ancak bunu sürüp nemsiz ya da kuru hissettiğim tek sefer bile olmadı.

Oldukça sevdim özetle, o yüzden bu kadar uzun uzadıya yazıyorum. 60 ml olduğu için de baya bir müddet gidiyor. Bereketli bir ürün, çok fazla almaya gerek kalmıyor uygularken. Şimdi aklımda aynı serinin peeling ve serumu var. Bu bitince tabi ki yine aynısını bir kere daha alacağım, o kesin.

xx