29 Haziran 2011 Çarşamba

Kaş Şekillendirme

Gördüğüm en berbat şeylerden biri kaş yapmayı bilmeyen kadınlardır. Hatta bunu seri olarak devam eden makyaj katliamlarına eklemeyi düşünüyordum ama vazgeçtim, öğretici olsun.

İnsanlar kalın kaşlı olmayı pek tabi ki seçebilir, nası ince kaşlı olmayı seçiyorsa. Ama ikisinin de iğrenç örnekleri "sıkça" mevcut. İnce kaşların berbat örneklerinden başlıyorum. İlk olarak, başlangıcı kalın olmayan, her yeri aynı incelikte olan ve hiç bir ifade vermeyen düz kaşlar. Arkadaşım, düz kaş ne bana bir anlatır mısın? Zerre ifade parçası barındırmayan 1 mm kalınlığındaki kaş ne bana bunu bir anlatırsan ben de blogun bu yazısında nefret suçu işlememiş olurum. İnce kaşlar için önereceğim en muhteşem ve en güzel şey, ki kendi kullandığımdır aynı zamanda, orta kalınlıkta başlayıp kuyruğa doğru incelen ve mutlaka bir "yüksek noktası" bulunan kaşlardır. Ne dümdüz artan bir eğride, ne de dümdüz paralel bir doğruda, ters v şeklini alan bir kaş yapınızı olmalı.



Kalın kaşlılar için, kaşlarının gür olduğundan emin olmalarını öneririm. Kaş makasıyla fazlalıkları kesin ve kalanları tüm kaş kısmını kaplayabiliyor mu bakın. Kalın kaş, gür ve dolu bir görünüm ister o yüzden seyrek kaşlılar ince kaşlı olmalı. Ayrıca kalın kaşlılar kalınlığı abartmamalı ve eğer çok koyu tenlilerse, kaşları simsiyahsa, mümkünse fazla kalın hayranı olmamalı.

Kaş boyama kısmındaysa, ne kadar kaşınız olursa olsun makyaj esnasında bir kaş kalemiyle kaşlarınızı belirginleştirmenizi tavsiye ederim. Kaş kalemi açık tenliler için saç renginden 2 ton koyu, koyu tenliler için saç renginden 2 ton açık olmalı. Teninize değil kaşa uygulamalısınız kalemi, çünkü teninizde akacaktır. Ayrıca, çok daha doğal bir görünüm için kalem yerine aynı renk farı ince uçlu fırçayla kullanın. Aslında en iyi yöntem budur.

Son olarak, başkasında güzel duran kaş sizde büyük ihtimalle güzel durmayacaktır, o yüzden "Ben şu kaşı istiyorum." diyerek kuaförünüze bir model göstermeyin ya da kendiniz yapmayın. Yüz şeklinize bakın, sonra gözlerinizin şekline, en son da alın genişliğinize. Ve, son.

28 Haziran 2011 Salı

Kontur Yapmak

Makyaj yaparken her şey iyi güzel gider ama bir süre sonra kemiklerini ve şeklinizi fondötenin altına gömdüğünüzü farkedersiniz. Yüz ifadeniz de bununla beraber blurlaşır ve mimikleriniz gereksiz hale gelir. Bunu önlemek için, son rötüş olarak kontur uygularız ki bu makyaj sanatının olmazsa olmaz son adımlarındandır.

Öncelikle kontur için ne renk seçmemiz gerektiğini konuşalım...Kontur; yüzünüze düşebilecek gölgelerin hafif yansıması olduğu için vücut alt tonlarında bulunan renklerden seçmeliyiz. En bilinen kontur rengi bu yüzden açık-bejle karışık kahverengidir. Aşağıdakiler gibi; Mac Charcoal Brown, Mac Qarry, Mac Warming Trend.





Bu tonları seçtikten sonra, Mac 224 gibi bir karıştırma fırçası alıp, tam elmacık kemiğimizin altına dümdüz bir çizgi çiziyoruz. Sonra fırçayı temizleyip, boş bir şekilde çizdiğimiz çizgiyi üst tarafa doğru dağıtıyoruz. Çizgi şekli kaybolduktan ve renk tenimize iyice yedirildikten sonra kemiğin üst kısmına highlight color dediğimiz aydınlatma renklerinden kullanıyoruz. Bunun için farları değil de özel olarak highlighting powder denilen pudraları almamızda yarar var. Sonra, bu kontur işleminizi burna uyguluyoruz. Burnun göze yakın yerlerinden aşağı doğru 2 çizgi çekip aynı şekilde tene karıştırıyoruz. Son olarak alnın saçla birleştiği yerlere çok hafif kahverengi kontur farını sürerek bitiriyoruz. Böylelikle elmacık kemiklerimiz daha belirgin, burnumuz daha ince ve uzun görünüyor. Daha keskin bir elmacık kemiği görüntüsü isterseniz, karıştırma işlemi bittikten sonra makyaj süngeriyle dümdüz bir çizgi halinde altına fondöten çizip boyna doğru karıştırın ki bu gerçekten çok keskin olacaktır, belki istediğinizden de fazla.
Evet, bu kadar. Kontur genelde, normal bir gün makyajı için atlanan bir adımdır ama ben her zaman yapmanızı tavsiye ederim çünkü fondöten ve pudrayla yüz şeklinizde belirgin bir blurlaşma ve hissizlik olacaktır.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Tüm Zamanların Favorileri

Evet, değişik bir pazartesi günü olduğu için kaçışı blogda buldum. Ah, duygusala girmiyorduk burda. Hemen kanımıza kapitalist ürünler enjekte edelim de kendimize gelelim. Hahah ciddiye alan olur kesin, bak neşem yerine gelir. Hee kapitalizm bebeğim en sevdiğimden. Hah ne diyorduk, all time favourites. Her kategoride 3'er favori söyleyeceğim yoksa kendimi durdurabileceğimi sanmıyorum.
+Göz için:
Far: Mac Carbon, Mac Trax, Mac Ricepaper
Göz Kalemi: Mac Bordeauxline, Nars Blackmoon, Nars Kitty
Eyeliner: Lancome Artliner, Lancome Artliner, Lacome Artliner. Bir daha yazayım hatta, Lancome Artliner.
Rimel: Mac Haute Naughty Lash, Chanel Imitable, Yves Saint Laurent - Mascara Volume Effet Faux Cils

+Dudak için:
Ruj: Mac Chatterbox, Deborah Atomic Red, Chanel Rouge Coco Shine
Lipgloss: Mac Caqui, Mac Pink Poodle, Mac Chai
Dudak Kalemi: Mac Redd, Mac Subculture, Mac Cherry

+Yüz için:
Fondöten+Pudra: Clinique Anti-Blemish, Mac Studio Fix, Estee Lauder Double Wear
Allık: Mac Sunbasque, Nars Dolce Vita, Lancome Blush Subtil No:6

Bu kadarı yeter, sıkıldım ben.

26 Haziran 2011 Pazar

Banyo, banyo, banyo

Banyo çok eğlenceli, banyo çok sulu, banyo çok güzel yeeeeeeyyyy. Evet ciddileşelim. Banyo, ritüel içermesi gereken bir olay, o yüzden kendi ritüel sıralamamı paylaşacağım.
İlk olarak genel sırayı söylüyorum; banyodan önce blue corn maskesi, banyo sırasında vücut peelingi(exfoliating) ve ahududu sabunu, sonrasında üzüm maskesi ve üzümlü saç açıcı.  Karma cilt içindir, kuru ciltlere tavsiye etmem.



Banyodan önce kullandığım blue corn maskesi Body Shop ürünü. Katı, kil maskesi kıvamında bir maske olduğu için yüzü kurutucu etkisini de göz önüne alarak banyodan önce yapıyorum. Peeling etkisi yapıyor, sadece manuel olarak yüze uygulayıp ölü deriyi atmaya çalışmıyorsunuz, kuruyunca onu dökerken gidiyor zaten tüm gitmesi gerekenler yüzünüzden.

Banyoda, vücut peelingi olarak bilinen exfoliator'ı kullanıyorum. Mantık yine aynı, ölü deriyi atıp parlak bir cilt rengine sahip olmak. Kullandığım vücut peeling'i Watsons ürünü, çok büyük bir şey beklemeden kullanılması gerekiyor nitekim bu ürünleri evde kendiniz bile yapabiliyorsunuz o yüzden pahalı bir şey almanızda hiç bir gereksinim süreci yok. Evde yapmak isteyenler için tairifi vereceğim. Bu vücut peelinglerinin en iyi çalıştığı yer bacaklar, o yüzden oturup 10 dakika civarında bacaklarınıza masaj yapmalısınız bununla, içindeki tanecikler gidene kadar. Daha sonra yine Body Shop ürünü bir sabunla, ki bu çok sıradan bir ahuhudulu sabun-tek çekiciliği kokusu ve rengi, bacaklarımı tamamen bu peelingten arındırıyorum. Kollara da uygulayabilirsiniz, ama kol daha hassas olduğu için maksimum 3 dakika yapın.

Banyodan çıkınca Queen Helene'den aldığım üzüm çekirdeği maskesini kullanıyorum. Bu maske jel kıvamında, yüzde 15 dakika kalıp kuruyor ve sonra soyuyorsunuz. Önceki maskeden çok daha cilt canlısı ve rahatlatıcı ama önceki adımı uygulamanız şart. Daha sonra nemlendiriciyle yüzümü nemlendiriyorum. Vücut peelinginden sonra bacaklarınızı ve kollarınızı nemlendirmeniz çok önemli, çünkü tüm hücreler açık durumda, ne sürerseniz çeker. Son olarak, sorunlu saçlara sahip olduğum için saçımın dolaşmamasına imkan yok, saç açıcı kullanıyorum, o da Body Shop üzümlü saç açıcı. Yağlı gibi duruyor elde, ama uygulayınca saçta yağlı bir şey bırakmıyor.






Ah ev yapımı body peeling tarifi verecektim. Gerekenler; fındık yağı, zeytinyağ, esmer toz şeker, beyaz toz şeker ve tuz. Önce yağları birbiriyle karıştırıyoruz sonra kalanları ekliyoruz. Tam olarak yağlar aşağı çöküp yağlı çamur kıvamındaki tozlar üstte kalacak ölçüde koyuyoruz, tuzlar ve şeker baya yağ çeker, o yüzden yağı biraz fazla koyabilirsiniz. Sonra tuz ve şeker bacaktaki tüm deriyi soyana kadar, yine 10 dakika civarı, uyguluyoruz. Bunun tek dezavantajı banyonun mahvolması. Banyonuz yağ gölüne dönüşüyor yıkandıktan sonra, sırf bunu istemediğim için dışarıdan alıyorum ama ev yapımı peelingin besleyici özelliği ve soyuculuğu çok daha yüksek.
Banyo güzeldir,  yazarken çok imrendim, banyoya gidiyorum. Si yağ.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Bir Sanat Olarak Kırmızı Ruj Sürmek

Kırmızı ruj, en riskli makyaj konularından biri olarak yaz ayında da listelerimize girmeyi başarıyor, pek şaşırmadığımız bir şekilde. Kırmızı rujun pin-up havası,30-40'lar hissi, dudak odağı tüm bu cefayı çekme sebebimiz. Öncelikle hangi göz makyajıyla kırmızı ruj kullanabiliriz ona bakalım. Kırmızı ruj hem yoğun siyah makyajı hem de sade ama keskin bir eyeliner makyajını kaldırabilir. Yoğun göz makyajı ve kırmızı ruju beraber kullanacaksanız, gerçekten dikkat çekici bir makyaja sahip olacağınızı bilerek bu işe başlayın. Özel event'ler dışında da kullanılabilir, bu sadece gece çıkmalarında yapılabilir anlamına gelmiyor yani. Ama tamamen bir tarz meselesi, herkes için değil. Daha günlük, olası bir makyaj içinse daha önce bahsettiğim keskin ve koyu bir siyah eyeliner makyajıyla gözleri bitirmelisiniz. Kaş altını aydınlatmayı unutmayın. Tüm bu ön koşullar yerine getirildikten sonra ruj kısmına geçebiliriz.

Benim aylardır favorim olan ruj Deborah'nın Mat serisinden Atomic Red. Bana göre kırmızı ruj kesinlikle mat olmalı. Mat rujlar da genelde dudakları kurutur. Deborah da bir nebze kurutuyor ama averaj bir kırmızı mat rujun kurutma oranıyla kıyaslanamaz.

Öncelikle, kırmızı dudak kalemiyle dudağınıza çerçeve yapmalısınız. Bunu yaparken dudağınızın orjinal sınırlarından çıkmayın, kırmızı ruj bu işte çok tehlikelidir. Çerçeveden sonra dudağın içini de kırmızı dudak kalemiyle doldurmalısınız. Daha sonra, ruju kenarlara az ortaya çok olmak üzere planlanmış bir dağılımla sürmelisiniz. Üst dudağın kavisli kısımlarına dikkat edin, sağ ve sol eşit olmalı. Daha sonra üst dudağın ortasına beyaza yakın bir farla aydınlatıcı gölge yapın. Daha da dikkat çekici olmasını isterseniz beyazı belli belirsiz dudağın ortasına, rujun içine karıştırın. Sonra, ince uçlu makyaj fırçanızla dudak çevrenizden likit fondöteninizle geçin ve dudak çevresini keskinleştirin. Son adım olarak, en iğrenç şeyi yapın ve parmağınızı ya da ruju ağzınıza sokup çıkarın. Biliyorum iğrenç, ama dişlerinizin boyanmaması için bunu bir kerelik yapmalısınız. Kapatırken, kırmızı rujun beyaz tenli insanlar(kadın ve erkeklerin beraber bulunduğu küme, heteroseksist dayatmaların hemen içinde mum söndüreyim) için olduğunu söyler, koyu tenli insanların daha kahveye çalan tonlar kullanmalarını öneririm. Bakın ne kadar sakinim, bronz tene kırmızı ruj gibi iğrençlikler yapmayın falan demiyorum. Tschüs.

2011 Yazı Ruj Seçimi

Bu yaz için iki ruj favorim var. Üç demiyorum çünkü kırmızı all-time favourite kategorisinde, yazı kışı yok. İlk olarak, Mac Chatterbox'la başlayalım.

Chatterbox, duruşuyla uygulandığındaki hali farklı olan rujlardan. Bu rujun bu derece pembe ve pigmentli olduğunu asla tahmin etmezdim. Tam bir şeker pembesi ve saçma barbie pembesi rujlarla yakından uzaktan alakası yok. Ayrıca, Mac rujlarının hepsinde olduğu gibi inanılmaz güzel bir kokusu var. Bu ruju iki farklı şekilde kullanıyorum. Birincisi renkli makyajlarımda, ikincisi de çok keskin eyeliner makyajının altına dolgun ve dolu bir dudak rengi olarak. Pembe ruj, siyah ya da sarı saçla kullanılmasının daha yerinde olacağı bir skalada yer aldığı için, kahverengi/koyu kestane saçları olanlar için bir sonraki ruju öneriyorum. Bu rujun adı Crosswires ve yine Mac'ten.



Görünüşte yine pembeye yakın gözükse de rujlarda ayırt edici/belirleyici olan alt ton dediğimiz şey, Crosswires'ta kırmızı. Az önce bahsettiğim Chatterbox'ta tamamen pembe bi alt ton vardı. Burda kırmızının yanında mid-tone olarak şeftali rengini görmek mümkün. Sonuç olarak ortaya çıkan ruj rengi kırmızı üstüne pembe serpiştirilmiş muhteşem bir yaz rengi. Koyu renk saçlı insanlara özellikle tavsiye ediyorum, tabi bronz olmamak kaydıyla. Kırmızı konusunu bir sonraki yazıda anlatacağım, kırmızı ruj sürmenin sorunlu kısımlarını buraya sığdırmayayım.

24 Haziran 2011 Cuma

Fondöten Rutini/ Clinique+Chanel+MAC Trio

Makyajın güzel görünmesinin ön koşulu pürüzsüz bir cilttir. Hiç birimizin cildi mükemmel değil, bu yüzden fondötenler, kötü gün dostları, iyi olmalılar.

Klasik bir fondöten rutinin 3 aşaması vardır. İlk olarak temiz cilde sürülen nemlendirici, ikinci olarak fondöten, son olarak sabitleştirici pudra formundaki fondöten. Nemlendirici, cilt tipine göre çok farklılıklar içereceği için onunla ilgili ürün örneği vermeyeceğim, ben Body Shop Seaweed serisini kullanıyorum ve cildim kuru ya da yağlı değil, gayet stabil ve karma. Bu yüzden cildinize iyi gelecek nemlendiriciyi, mümkünse dermatolojik olanlar ve eczanelerde satılanlar, kendiniz belirlemelisiniz.





İkinci aşamadaki sıvı fondötenim, Clinique Anti-blemish Solutions Liquid Makeup fondöteni. Anti-blemish olmayanını da alabilirsiniz, ama anti-blemish olduğu için daha mat ve daha sabit duruyor. Ben oldukça açık tenliyim bu yüzden 2 numarasını kullanıyorum, adı Fresh Ivory. Bunu tüm yüzüme "fırçayla" uyguluyorum. Elle fondöten sürülmez, tüm malzeme elinizde kalır yüzünüzde hiç bir etki bırakmaz ve yağlandırır. Kullanılan fırça kalın düz fırçadır. Örnek olarak Mac 190. Ya da daha sakin ve ince bir görünüm için Mac 187. Fondöteni boyunla çenenin birleşme yerine sürmeyi unutmak rutinin en berbat hareketi olur, hatırlatayım. Son olarak pudra fondöten kullanıyorum ki sıvı fondötenim sabitlensin. Bunun için 2 ayrı ürün kullanıyorum, ilki Chanel Double Perfection Compact, ikincisi de Mac Studio Fix Foundation. Chanel'in SPF 10 güneş koruması olması, Mac'in de güçlü sabitleyici özelliği tercih etmemdeki etkenlerdir. Bunları da mümkünse içinden çıkan süngerlerle değil, Kabuki fırçasıyla yapıyoruz. Mac'in 182 numaralı Kabuki fırçası idealdir.




Ayrıca, kronolojiye değinmek gerekise, fondöten rutinini makyajın en sonunda yapmak yararlı olacaktır çünkü far sürerken göz altlarınıza düşen tozlar fondöteninizi mahvedebilir. Olayın genel döngüsü bu, fondöteninizi ordan burdan almamanız gerektiğini söylememe gerek yok değil mi? Direk yüzünüze sürüyorsunuz, kendinize acıyın. İyi ürün alın, mutlu olun.

Kusursuz Eyeliner Tekniği/Lancome Artliner

Likit eyeliner, dünyanın en zor ve meşakkatli makyaj ürünü olma gururunu tarihinin başından beri koruyor. Pek tabi ki, buna karşılık olarak, teknikler de zorluğuyla savaşacak kadar çeşitli.



Kendi açımdan, eyeliner'ı duruma/moduma göre 2 farklı şekilde uygulamayı tercih ediyorum. Birincisi uzun kuyruklu cat eye, ikincisi de kuyruksuz kalın göz kapağı çizgisi. Cat eye, bu işin zor kısmında duruyor. Öncelikle, kolunuzu ve dirseğinizi sabit bir yere koymalısınız. Daha sonra, gözün iç kısmından başlayarak inceden kalına doğru bir çizgi çizmelisiniz. Gözyaşı noktası en ince, diğer uç kalın olmalı. Bunu yaparken, kuyruk çizmeye falan çalışmıyoruz ilk olarak. Normal kalınlıkta bir göz kapağı çizgisine sahip olduktan sonra, üçgen tekniğiyle kuyruk kısmını oluşturmalıyız. Bunun için önceden ne kadar diklikte istediğimizi belirlememiz lazım kuyruğu. Dikliği belirlediğimiz noktadan çizgiye düz bir çizgi çiziyoruz. Şu an elimizde dümdüz bir kuyruk çizgisi var ama bunun üçgen şeklinde olması gerek. Çizdiğimiz kuyruk çizgisini uzun kenar olarak alıp göz kapağı çizgimize doğru üçgen yaparak bir çizgi daha çiziyoruz. En sonunda, içini doldurarak bitiriyoruz.
Unutulmamalıdır ki eyeliner tamamen pratiğe dayalı bir başarı grafiği çizer. Bu yüzden, yapamadıkça bırakan her kadına lanetini püskürtmeye hazırdır, yılmayınız.

Far Sorunu+Eyeshadow Base

Biliyorum, farın göz kapağında çizgi halinde birikmesi iğrenç bir şey. Gerçi ben çok uzun zamandır böyle bir görüntüyle karşılaşmıyorum kendimde ve bunun yollarını anlatma gereği duydum; oldukça sık soruluyor.

Far ya da her hangi başka bir göz makyajı ürünü, mutlak suretle "far tabanı"yla kullanılmalı. Türkçeleştirince oldukça garip olmakla beraber orjinalinde eyeshadow base denen bu şeyler, krem bazlı ve waterproof'tur, yani suya dayanaklı oldukları için tere ve neme de dayanıklılardır. Genelde ten rengindedirler ya da şeffaftırlar ve her şeyden önce göze bu base'ler uygulanır. Daha sonra istediğiniz her türlü makyajı gözünüze uygulayabilirsiniz, 12 saat kesinlikle akma ve ya karışma görmeyeceğinizin garantisini Mac Painterly Paint Pot ile veriyorum. Türkiye'de bulunmayan Urban Decay'in Primer Potion'ları da aynı kalitede ve koruyuculuktadır.
Ben ekstra bir şey almak istemiyorum diyenler için geçici, 1-2 saatlik çözüm olarak, göz kapağına 3-4 kat mat ve yağsız, mümkün olan en toz formda olan pudraları uygulamalarını, daha sonra da bunu makyaj bitiminde tekrarlamalarını önerebilirim.
 Ayrıca, göz kaleminin gözün alt kısmına sürülmesi durumunda aynı şekilde gözün içine de pudra sürülmesi gerekir. Garip hissettiriyor okuyunca ama acıtmıyor ve ya yakmıyor.
Son söz her zamanki gibi kaliteye selam ederek olsun. Kalitesiz her hangi bir şeyin gözünüzde yapışmadan/ kırışmadan/ buruşmadan/ toplanmadan durmasının imkanı yoktur. Kalite marka demek değildir, ama 5 liralık bir far hiç değildir. Hakkını vererek makyajınızı yapın, mutlu olun.

23 Haziran 2011 Perşembe

Makyaj Katliamları-4

+Parmakla far sürmek


Parmakla far sürmek, hem hakimiyet kabiliyetini sıfıra indirir hem de "karıştırma" namına hiç bir şey yapamaz. Karıştırmadan kastım şudur ki, tek renk fark sürülse bile bunun göz kapağına ve tenin kendi pigmentlerine yedirilmesinin gerekliliğidir. Ki tek renk far kullanımını zaten önermediğim için gözün iç kısmıyla dış kısmı arasındaki çizgiyi ve renkleri karıştırmanız için bir karıştırma fırçasına ihtiyacınız vardır. Buna Blending Brush denir. En basit örnek olarak MAC 224 fırçasını verebilirim. Fırçalar, yatırım isteyen makyaj ürünleridir. Yani 10 liraya bir fırça aldığınızda bundan bir performans beklemenizin imkanı yoktur. Gerçek at kılından yapılmış fırçalar tercih edilmelidir ki makyajınız yeterince karışabilsin. Ortalama bir Mac fırçası 60-70 lira civarıdır ve değmeyeceğini düşünürsünüz. Ama makyajın "gerekliliklerini" öğrendikten sonra hiç bir şey olmamasını tercih edersiniz, sadece bir fırçanız olsun yeter. Bunun dışında 4-5 tane daha temel olarak sahip olmanız gereken fırça olduğunu varsayarsak, ki 4-5 en basitindendir, belli bir bütçenizi bu işe ayırmalısın. Blending brush kullanımı özel olarak başka bir yazıda anlatırım çünkü detaylı bir konu, ama farı öylece göz kapağınıza sürüp dışarı çıktığınızda bu yaptığınızın makyaj olmadığını bilmeniz için bu kadarı yeterli sanırım. Parmak yok, fırça var.

Mac Surf Baby-Sun Blonde Eyeshadow

Mac'in yaz koleksiyonu olan Surf Baby bu ayın başında çıktı. Genel olarak yaz, deniz, surf teması üzerine kurulmuş büyük diyebileceğim bu koleksiyonda bugüne kadarki Mac koleksiyonlarından farklı olarak bronzer sticks denilen, bronzlaştırıcı kalın ruj ölçüsündeki tüpler geldi ve yüzünüze/vücudunuza tamamen sürebilmeniz için tasarlanmış. Ben hiç kullanmadım zira bronz olmak en nefret ettiğim şeylerden biri, ölümüne beyaz kalmayı tercih ediyorum ama bronz fanlarının oldukça işine yarayacağı kesin çünkü toz formda değil, stick formda. Bunların dışında, benim Surf Baby koleksiyonunda en ilginç bulduğum ve makyaj koleksiyonumda olmayan bir ton olarak edinmem gerektiğini düşünüp daha ilk çıkış gününden aldığım Sun Blonde farı var ki, sarı kesinlikle tarzım olmamasına rağmen beni kendisine hayran bıraktı. Çektiğim fotoğrafları bizzat az önce çekmiş bulunuyorum, el kol parmak vs. benim, o yüzden bilgilerin güvenilirliği konusunda şüpheniz olmasın.






Bu farın özelliği, her zaman her yerde bulabileceğimiz "altın rengi" kategorisinde olmaması. Mat sarı far çok az bulunabilen ve Mac'in 2-3 tanesine sahip olduğu bir ürün. Bunun onlardan da farkı şudur ki, bilinen çiğ sarı yerine koyu/kirli sarı ve mat olması. Bunu tek başına asla kullanamazsın pek tabii ki, göz kapağının iç kısmına bu farı, yarısından dışına kadar olan kadar kısmına da koyuluğu su götürmez bir siyah farı(Mac Carbon gibi) uygulayıp harika bir sarı-siyah geçişi sağlayabilirsiniz. Eğer koyu tenliyseniz, siyah yerine parlak/ışıltılı kahverengiyi tercih etmenizde yarar olacaktır. Mac'in bir sonraki koleksiyonu Semi-Precious Temmuz başında çıkacak ve içinde mineralize farlar olacak, o yüzden Mac Surf Baby'e burda nokta koyuyorum.

Makyaj Katliamları-3

+Göz Altına Beyaz Far Sürmek
Böyle bir şey yok. Üzgünüm hemcinslerim, çok üzgünüm ama böyle bir dünya gerçekten yok. Nereden çıktığını ve hangi mantık çerçevesinde yapıldığını anlamadığım fevkalade bir makyaj katliamı olarak makyaj tarihine altın harflerle yazıldı, ki bu altın harf durumu sadece bu coğrafyada geçerli. Yine bir nefret suçu eşiğinden dönüp beyaz farın kullanım alanlarını söylüyorum o zaman;
-Kaş altı
-Göz içi ve gözyaşı noktası
-Highlighting için allık üstü

Yani, görüldüğü üzere, gözün altını beyazla boyamak(bakın boyamak diyorum), sözde aydınlatmak, morluğu kapatmak gibi bir durum söz konusu değil. Lütfen, bakın yalvarma raddesinde, beyaz farı gözün altına sürmeyin. Daha çirkin bir makyaj katliamı yok sanırım, iğ-renç. Göz altı kapatıcıyla aydınlatılır, beyaz farla değil. Kaşınızın en yüksek kısmının altına, gözleri büyük göstermek için tam içine ve burna yakın ucuna, ve allığın üstüne hafif bir şerit halinde sürülebilir. In education we trust, olacak, inanıyorum, ha gayret bu coğrafyanın kadını, sen de iyi makyaj yapabileceksin artık!

Makyaj Katliamları-2



+Bronzer Sorunu
Bronzer, yüzün tamamına sürülmek için yaratılmış bir ürün değildir. Bronzer, "güneşin vurabileceği ve bronzlaştırabileceği" yerlere uygulanır. Buralar nereler? Elmacık kemiği, burunun üst kısmı, çene ve alnın ortası. Yani bu demek oluyor ki yanakların tamamına bronzer sürmek gibi bir şey mümkün değil. Ha teninizi bronz göstermek isterseniz "Full body coverage bronzer" kategorisindeki ürünleri, ki genelde bunlar sprey şeklindedir, kullanmanız gerekir. Sadece yüzün bronz olması gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Çok çok gerekirse, normal ten renginizin maksimum 2 koyu tonunda bir fondötenle bunu yakalayabilirsiniz, tekrar söylüyorum, bronzer'la değil. Ayrıca, SPF 30+ koruyucular her makyaj öncesinde sürülmelidir. Güneşi direk olarak alıp bronzlaşmak istemezsiniz, inanın bana.

Makyaj Katliamları-1

Bloga ürün "gözden geçirmesi" yaparak değil de bazı temel rahatsızlıklarımdan bahsederek başlamak isterim. Rahatsızlık benim şahsımdan değil, sonuç olarak hissettiğimdendir. Bunu bir seri halinde yapmayı uygun görüyorum zira buraya liste halinde yazsam...Hoş değil, detaya inip düzeltmek gerek. Başlayalım o zaman.
+ Far-ruj uyumsuzluğu ( a.k.a. mavi far-kırmızı ruj )
Şimdi, kural şudur ki; eğer göz makyajı çok yoğunsa dudaklar sade tutulmalıdır. Keza, gözler sadeyse dudak abartılabilir. Bu öyle bir dengedir ki, her şeyi mahvetmek için tek yapmanız gereken bu dengeyi bozmaktır. Çok bilindik bir örnek olarak, her kafanızı çevirdiğinizde görebileceğiniz kadın tipi olarak da lanse edebiliriz ve evet şu an nefret söylemi çizgisindeyim ama hala aşmadım, mavi farını güzel güzel sürüp sonra da kırmızı-bordo rujuyla tamamlayan(?) insanlar. Mavi, yoğun pigment özelliği olan bir renk olarak sakin dudaklara ihtiyaç duyar, nude colours denilen ten rengi/açık şeftali rengi(corals) renkleri ister yani. Ayrıca, mavi asla ve asla tek başına kullanılmaması gereken bir far rengidir, mutlak suretle koyu ton(kahve-siyah-koyu sarı) tamamlayıcı gereksinimi duyar. Bu başka bir makyaj katliamı konusu. Başlangıçta çok zordan başlamamakta fayda var, ayrıca ilk post'tan çok poposu kalkık gözükmek istemem. Değilim zira, sadece rahatsızım ve insanların makyajla berbat hale gelmesini istemiyorum. İyi makyaj yapın, iyi gözükün, hiç bir fikriniz yoksa hiç bulaşmayın. Tekrar hoş geldiniz.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Prelude

Merhabalar, şunu yazarken 0 takipçim var sanırım, an itibariyle açtığım blogum ve ben baş başayız. Blogum duygusal rüzgarlardan çok materyalist yaratılmışlıkların üzerinden gideceği için, kalbe hitap eden şeyler aramak için uygun yerde olmadığınızı belirtmek isterim. Bunun dışında, makyaj ve kaliteyi birleştireceğimi gururla söyler; fiyatlar konusunda garip tepkiler almamayı umarım. Ben de müzdaribim, yapacak bir şey yok.  -Açılış selamı vererek sahneyi terk eder-