21 Eylül 2014 Pazar
Essie Mint Candy Apple İncelemesi//Review:Essie Mint Candy Apple
Herkese iyi haftalar!
Essie'nin Türkiye pazarından çekileceğine dair bir söylenti var bildiğiniz üzere. Doğru olmadığı, sadece satıcısının değiştiği yönünde bilgiler geliyor ama hala bir muamma söz konusu. Bu yüzden, Essie uçup gitmeden stoklama işlemine giriştim, tabi ki Fijilerimi üçledim.
Bu vesileyle de, incelemesini yapmadığım Essielerimin incelemesini yapayım ki almak isteyenlere yardımcı olabileyim dedim ve Essie'nin en ünlü ojelerinden (Tabi ki Fiji'den sonra) biri olan Mint Candy Apple'ı bugünkü yazıya konuk ettim.
Hey everyone!
Today's review will be on one of the top 3 nailpolishes of Essie: Mint Candy Apple.
Mint Candy Apple, mint green olarak adlandırılan ve son 2 yılda neredeyse her markanın bir muadilini ürettiği nane yeşilimsi bir oje. Bana göre, klasik mint ojelerden ayrılan yönü, maviye de yakın olması. Çok sarı alt tonlu mintler yeşile çalıyor, bu daha soğuk tonlu ve bebek mavisine doğru geçişi olan bir nane yeşili.
Mint Candy Apple's a cool toned mint color which may sound so ordinary, nothing exciting. But actually, it's pretty different. Regular mint color nailpolishes that we see everywhere for 2 years are generally yellow based warm mints which appear more greenish whereas Mint Candy Apple looks kinda baby blue-ish but still mint.
Fotoğrafta 3 kat sürülmüş halini görüyorsunuz, maalesef 2 kat tam bir opaklık sağlamıyor. Kısa tırnağa çok çok çok yakıştığını düşünüyorum ayrıca, oldukça soft bir görüntüsü var.
You see the 3 layers of nailpolish applied above. Unfortunately, it doesn't provide enough opacity in 2 coats. I think that this particular nailpolish looks amazing on short nails, really classy.
Elimdeki en yakın dupe Alix Avien 276 numara, ama o da daha koyu ve yeşilimsi.
Açıkçası almadan önce bin tane dupe var piyasada diye düşünüyordum ama pek öyle değilmiş gerçekten. Sadece nane yeşili değil de mavili bi su yeşili kıvamında olması beni sıradan olmadığına ikna etmiş oldu özetle.
Essie'den bir kaç oje alacaksanız biri bu olabilir, hakkıdır. :)
Sizin Essie'den sevdiğiniz ya da almak istediğiniz renkler nedir? Gerçekten her renge açığım Essie'den!
The closest dupe from my collection was this Alix Avien No 276 but it's darker and more greenish.
Before I got Mint Candy Apple, I was thinking that there were tons of dupes on the market but it didn't come out that way. The blue tint in it creates uniqueness. If you'll get few Essie nailpolishes, this may be one of 'em.
xx
19 Eylül 2014 Cuma
Kiehl's Creamy Eye Treatment Avokadolu Göz Kremi İncelemesi//Review: Kiehl's Creamy Eye Treatment with Avocado
Merhabalar!
Kiehl's online alışveriş deneyimimi yazmıştım, hatırlayanlarınız olacaktır. Aldığım iki ürünün biri bu avokadolu göz kremiydi ve yeterince deneyimlediğime inandığım an yazısını yazacağımı belirtmiştim. Buyrun, vaktidir.
Hey guys!
Today's review will be on Kiehl's eye cream, which I've been using for enough time to write about.
Bloğu uzun süredir takip edenler biliyordur zaten, son 2 yıldır tekrar tekrar aldığım YSL'in şu göz kremini kullanıyordum ve çokça memnundum. Ama garip bir şekilde son zamanlarda yanma gibi bir his yaratmaya başladı göz altlarımda ve o an kullanmayı bıraktım.
If you're my long-time follower, you'd know that I've been using my YSL eye cream for last 2 years and I was so happy about it. But suddenly it started to burn my under eye area after application so I had to quit.
Yeni krem arayışında olmadım çünkü bu tip bir durumda ne alacağım aklımdaydı. Bu ürünün methini çok duyuyordum ve hype'ı çok olan ürünlerin buna değip değmediğini deneyimlemek benimle özdeşleşen bir hareket alıştığınız üzere.
I did not search for a new cream actually, cuz I had already thought about this case and this was my next cream on my mind. This product had lots of hype around it and as always, I wanted to dig into it and review if it's worth the hype or not.
Avokadonun cilde ne kadar yararlı olduğunu bilmeyenimiz yok, bu kremin içindeki temel madde de avokado. Başlarken bir artı alıyor buradan, ama yetmez tabi.
Yapısı çok önemli, ve benim gibi göz çevresi yağlı olmayan biri için ideal. Ancak, göz kapağınız ya da çevresi yağlıysa, kesinlikle önermem. Oldukça yoğun çünkü.
Bu yoğunluğu bana çok iyi geliyor, çünkü ihtiyacı var göz çevremin bu tarz bir konsantre ürüne. Maalesef, bu kadar yoğun olması sebebiyle makyaj altına uygulamak için çok ideal değil. Yani, makyaj yapmadan 2 dk önce sürüp sonra makyaja başlayamıyorsunuz, emmesi zaman alıyor. O yüzden makyaja başlamadan bir 20 dk önce sürmek gerekiyor.
Sarımsı-yeşilimsi rengi ilk sürdüğünüzde renkte kalacakmış gibi gelse de, bir dakika içinde çok ilginç bir şekilde su gibi bir ıslaklığa dönüşüyor. Çok mu sürdüm diye düşünmeyin yani, olayı o şekilde.
Göz altı morlukları konusunda bir şey söylemem zor çünkü benim asıl sorunum göz altı şişliği. Ve gerçekten göz altı şişliğimi gözle görülür şekilde indirdiğini düşünüyorum. Tabi ki kalıtsal olarak gelen bir göz altı pufluğu var, ama dışarıdan yapılabilecekleri başarıyla yaptı bana kalırsa.
Özetle; eğer çok yağlı göz çevreniz yoksa ve makyajdan 10-15 dk önce sürmeye üşenmem diyorsanız kesinlikle alın. Ben çok memnun kaldım.
Fiyatı 74 TL bu arada, YSL'den sonra ilaç gibi geldi bu fiyat açıkçası.
Siz hangi göz kremlerini kullandınız ya da kullanıyorsunuz? Lütfen yorum kısmında benimle paylaşın çünkü göz kremlerine çok düşkünüm.
We all know that avocado's miraculous for the skin, and this products has it. But not enough obviously, let's talk about it's consistency.
It's thick, simply, but it dissolves and turns into kinda watery cream in a minute after you apply so you don't feel heavy o greasy. BUT STILL, if your eye area is oily, I wouldn't recommend this.
It's perfect for me cuz I have quite normal to dry type of eye area.
The downside for me is, you should apply this 20-30 mins before your makeup cuz it takes time to sink in. If you're lazy like me, you'd understand the pain.
Apart from that, this product really worked for my under eye puffiness cuz I suffer from those little bags since as I was a teenager, it's kinda heritage, but this cream did everything can be done exogenously.
The price's a relief when I compare with YSL one, so one more reason to buy this again.
If you have any recommendations, please feel free to add a comment.
xx
12 Eylül 2014 Cuma
China Glaze "Devotion" İncelemesi//Review: China Glaze "Devotion"
Günaydın!
China Glaze incelemeleri yapmayı çok seviyorum bildiğiniz üzere, ve sürekli yenilerini alıyorum. Aldıklarımı hemen deneyip size fikirlerimi iletiyorum ki kötü bir ürün varsa kimse boş yere 20 lira vermesin.
Bugünkü inceleme de Devotion isimli oje üzerine olacak.
Good morning everybody!
I really love making a review of China Glaze nailpolishes and I keep on adding new members to my collection. As soon as I try them, I let you know via reviews to make you have a general idea.
Today's review will be on Devotion.
Gümüş rengi ojeler, yıllardır benim için çok büyük bir zevk ve bu yüzden gümüş rengi ojede aşırı derecede seçiciyim.
Gümüş rengi ve grilerin en büyük sorununu yeri her geldiğinde söylüyorum: Maviye çalması.
Maviye çalan gümüşlerden ve grilerden nefret ediyorum ve asla kullanmıyorum.
Bu farda da böyle zaten, o yüzden oje gümüşünde de ince eleyip sık dokuyorum.
Silver nailpolishs are huge hits for me for me and they have always been. That' why I'm so picky about silvers. I really hate when greys or silvers gravitate towards blue, yuck.
Devotion, maviye çalmayan koyu bir gümüş rengi. Açık gümüş rengi ojelerden de pek haz etmiyorum, geçen günlerde aceleyle gümüş rengi almak zorunda kalıp Flormar'ın açık gümüşünü aldım ve nefret ettim. O yüzden gümüş koyu olmalı benim için, Devotion da bunu sağlıyor.
Maviye çalmayan gümüş illa ki başka bir şeye çalacak tabi ki, Devotion da lila-mor gibi bir transparan geçiş yaşıyor çok beyaz ışıkta. Yani kelvine bağlı olarak biraz lilamsı bir gümüş gibi hissedebilirsiniz.
Devotion's not gravitating towards blue, thanks god, and it's not light but a dark silver which I like. I don't really like light silvers either.
It does gravitate towards lilac/purple though, if the light's so white and cool toned. But generally it's a real silver.
ANCAK, her koyu gri ojenin cehennemi olan şey bunda da mevcut. Anında üzerinde garip çizikler, dalgalanmalar ve izler oluşuyor üstteki fotoğrafta görebileceğiniz üzere. Normal bir ojede olan çizilmelerden farklı bir durum söz konusu gümüş ojeler için, eğer sıkça kullanıyorsanız neyden bahsettiğimi anlıyorsunuzdur.
Bunu markanın kendisine mal etmiyorum çünkü koyu gümüş rengi ojelerin hepsinin kaderi bu. Renk bunu getiriyor. Uzun ömürlü değiller, maksimum 1.5 gün bozulmadan tutabilirsiniz. Hangi markadan alırsanız alın bu genellikle böyledir.
Sonuç olarak, bence yeterince başarılı. Riskli bir renkte gösterilebilecek iyi performanslardan biri. Biterse tekrar alırım özetle.
HOWEVER, it has the handicap that every silver nailpolish has, which is getting stupid scratches and lines eventhough you don't scratch it. It just happens, and it is valid for all silver nailpolishes completely apart from the brand.
To sum up, I found it pretty good in terms of performance in a risky color.
xx
9 Eylül 2014 Salı
FUJIFILM INSTAX MINI 8 (PINK) İNCELEMESİ
Günaydın!
Yaklaşık 3 hafta kadar önce, erkek arkadaşım bana bir süredir istediğim Fujifilm İnstax Mini 8 polaroid kamerayı aldı ve ben de Instagram hesabımda sizlerle paylaştım. Hiç tahmin etmediğim kadar çok inceleme yazısı isteği geldi ki aslında yapmayı düşünmüyordum ilginizi çekmeyebilir diye, ama herkes talep edince seve seve kabul ettim.
Peki madem 3 hafta önce aldı, neden ancak yazısını yazıyorsun derseniz, tüm suçun üstteki film olduğunu söyleyebilirim. Alıp kullanamamak nasıl bir sabırsızlık yaratıyor bunu da anlamış oldum vesileyle. Bu makinalar polaroid oldukları için filmle çalışıyorlar ve filmler pek bulunmuyor. İstanbul'daki yetkili Fujifilm satıcısı da çok ender geldiğini ve ne zaman geleceğinin tahmin edilemediğini söyledi. Ayrıca, filmler ziyadesiyle pahalı olduğu için yurt dışı siparişi alternatiflerine yöneldik.
Türkiye'de satılan filmlerin iki tanesi (20 poz) 80 küsür lira(tam olarak 82 idi). Ebay'deki Hong Kong Fujifilm satıcısndan ise bu 5'li paketi (50 poz) 74 liraya aldık ve kargo bedavaydı. Bunu kaçıramazdık, ama beklemeyi göze almamız gerekiyordu. İşte bu yüzden, dün akşam ilk kez filmi takıp deneyebildik.
Herşeyden önce şu rengin muhteşemliğine bakar mısınız? Pembe hastası biri olarak bu renk olmayacaksa hiç olmasın diyecek kadar ileri derecede rengine vurularak istedim bu makinayı. Beyazı, siyahı, mavisi ve sarısı da var. Hepsi bunun gibi pastel tonlarda (siyah hariç tabi ki). Resmen oyuncak gibi!
Makinanın arka kısmındaki büyük kapak, filmi koyduğumuz yere açılıyor. Filmi oraya yerleştirdikten sonra ilk poz koruyucu filmin dışarı çıkması için boş çekiliyor, zaten simsiyah bir parça çıkıyor. Daha sonra 10 tanelik filminizden çekmeye başlıyorsunuz.
Polaroid olduğu için, en zevkli kısım burası tabi ki, film yukardan dııızzzt diye çıkıveriyor ve siz filmi sallamadan(evet eskiden yapıldığı gibi filmi sallamak yok) bırakıp yavaş yavaş totoğrafınızın gelişmesini izliyorsunuz. Belirginleşmesi 30 saniye civarında oluyor, tam oturması ve renklerin koyulaşması da 3-4 dk içinde bitiyor.
Oyuncak gibi diye boşuna demiyorum, çünkü objektifin dibindeki tuşa bastığınızda öne çıkıyor ve çekime hazır hale geliyor. Zoom vs gibi manuel işlemleri yok, size hangi modda çekmeniz gerektiğini minik amblemlerle gösteriyor ve siz ona doğru halkayı çevirip çekiyorsunuz. Çekme tuşu da üstteki son fotoğraftaki kocaman buton:) Bu kadar basit. Tabi ki ona uymak zorunda değilsiniz, modu değiştirebilirsiniz.
Üstte, yeni çektiğim fotoğrafın gelişmesini beklerkenki halini görüyorsunuz. Biz çift olarak fotoğrafçı olduğumuz için (nişanlım tam teşekküllü profesyonel, ben yarı profesyonel) fotoğrafın ve makinanın her türüne oldukça ilgiliyiz ve hangi makinadan ne tarz bir performans bekleneceğini tahmin ediyoruz alırken.
Bu makina için de tahminimiz new-age instant polaroid klasmanında eli yüzü düzgün ama hala polaroid etkisi veren renk ve kalitede fotoğraflardı. Beklentimizin kesinlikle daha üstünde, daha canlı renkleri olan, solukluğu milattan öncesinden kalma polaroidler gibi olmayan bir performans gösterdi ki gerçekten hayran kaldığımı belirtmeden geçemeyeceğim.
Normalde ben hep dijital DSLR türevleri kullandığım için ilk kez bastığım anda yukarıdan filmi çıkan bir makinaya sahip oldum ve her seferinde şaşırıp mutlu oluyorum desem yalan olmaz.
Filmleri harcamaya kıyamadığım için daha sadece 1-2 tane çekebildim, güzel karelere saklıyorum filmlerimi.
Benim fotoğrafçı yönüm sebebiyle böyle bir inceleme yapmam istendiği için bu açıdan olayı yorumlamaya çalıştım özellikle. Fotoğrafla ilgilisi normal düzeyde olan her insan bu makinayı rahatlıkla ve zevkle kullanabilir, sadece şu biraz alışma gerektirebilir ki o da baktığınız yerle objektifin gösterdiği yerin biraz daha farklı olması. Yani normal makinalardaki gibi baktığımız yer objektifin hemen arkasında değil sağında, o yüzden biraz gaip hissedebilirsiniz ama yapılamayacak hiç bir şeyi yok.
Ben çoooook çok çok sevdim, umarım isteyen ve almayı düşünüp kararsız kalanlara yardımcı olabilmişimdir. Sizin de polaroidiniz varsa çektiklerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim!
xx
6 Eylül 2014 Cumartesi
MAC Brow Set Kaş Maskarası İncelemesi//Review: MAC Brow Set Brow Mascara
Herkese iyi haftasonları diliyorum!
1 haftadır yeni yazı yazmıyorum, öncelikle bunun için kusuruma bakmamanızı rica ederek başlayacağım. Daha yeni yazısını yazdığım Cavialarımın biri, Fındık, maalesef hayatını kaybetti. Sapasağlamken sabah kafesinde ölü buldum. Benim için gerçekten çok üzücü ve yıkıcı oldu. Şimdi Bisküvi'yle ilgilenip onu yalnız hissettirmemeye çalışıyorum.
İşte bu nahoş olay yüzünden hiç bir şey yapmak istemedim.
Have an amazing weekend everyone!
I have not been publishing a new post for a week or so, I'm sorry about lacking on blog but I had a heart-breaking week which was caused by the death of my Guinea Pig, Findik. They were two, as you may know from the previous post that I introduced them to you, and the other boy of mine remains. I hold him anytime I feel like he's being alone due to Findik's death so... I felt worse than ever when I saw him laying there dead, cried for hours and wanted to do nothing except of holding my survived one.
Ama hayat devam ediyor tabi ki, o yüzden bloğa Mac'in kaş maskarasıyla dönmüş bulunuyorum. Çok ününü duyup son 2-3 aydır merak etmeye başladığım bu ürün bana sevgili kuzenimden doğum günü hediyesi olarak geldi. Doğum günümde her yıl bir post yazardım güne dair ama bu sene Fındık'ın ölümü tam da doğum günü akşamıma denk geldiği için o da arada kaynamış oldu.
Her neyse, velhasıl kelam doğum günü hediyelerimden biri olması beni cidden sevindirdi çünkü bir türlü bir kaş maskarasına 60 lira veresim gelmiyordu.
But life will go on and I'm back with the review of Mac Brow Set which I've been wondering about for 2-3 months. My cousing got this for me as a birthday gift so I could be able to test it.
Kaşlarım hiç gür değil ve çok uzamıyorlar. O yüzden hiç bir zaman "kaşlarım yerinde dursun gün içinde oraya buraya dağılmasın" şeklinde bir ihtiyacım olmadı. Bu ürünü sadece merakımdan denemek istemiştim ve denediğim anda neden ihtiyaç duymadığımı ve almayı sürekli ertelediğimi anladım.
Bu arada, bendeki gördüğünüz gibi şeffaf ama renkli olanları da var. Tabi ki renk alternatifleri çok sınırlı ve bana göre hepsi çok koyu.
Klasik maskara gibi bir tüpte geliyor ve fırçası da aynı şekilde. İğrenç bir kokusu var, aşırı derecede rahatsız oluyorum ki ben ürün kokularından midesi bulanacak dereceye gelen bir insan değilimdir. Uhudan hallice bir kokusu var ve çok keskin.
I don't have very full brows so I have never felt any need of setting my eyebrows in a place but still I wanted to try. As soon as I tried, I realized why I didn't need this at all again.
It smells awful, so harsh and disturbing. It has colors but mine is clear and alternatives are so limited.
Yukarıdaki üçlüde ilk fotoğraf tamamen doğal kaşlarım, ikincisinde her zamanki doldurma şeklimle doldurmuş halim (Mac Omega) ve sonuncusu da Brow Set uygulanmış hali.
Brow Set uygulamadan önce kaşlarım daha gür ve doğal duruyorken onu sürdükten sonra hem genişlik olarak inceldi hem de görüntü yapaylaştı.
Üstüne üstlük aradaki boşluklar daha belirginleşti çünkü kaş kıllarını birbirine yapıştıyor en sade haliyle açıklamak gerekirse.
Bırakın bu ürüne 60 lira vermeyi, Mac'ten uzun zamandır bu kadar pişman olduğum bir ürün olduğunu hatırlamıyorum bile.
Çok gür kaşlarınız varsa dahi oldukça yapay bir katman oluşturuyor, evet gür kaşlı insanların kaş görüntülerine de baktım. Kesinlikle gereksiz hatta makyajı bozan bir ürün olduğuna inanıyorum.
Hediye olmasaydı ve kendi paramla almış olsaydım ciddi anlamda üzülürdüm.
Büyük ihtimalle bir daha kullanmayacağım, ihtiyacı olan birine vereceğim çevremden (teatral makyajlarda kaşları kapatmak için önce prit gibi bir uhu sürülür ya, o aşama için, yoksa kimsenin günlük makyajı için bu ürünü verip ona kötülük yapmam.)
Herkese tekrar rahat ve huzurlu bir cumartesi diliyorum.
The above photo contains 1-natural eyebrows of mine 2-classic eyebrow filling routine added (Mac Omega) 3-Brow Set added.
Before applying Brow Set, my eyebrows were looking much more natural and fuller. When I applied it, it sticked all the hairs of my eyebrow together and this decreased the width and fullness of my eyebrow.
Moreover, it looks so fake and sticky to look at, just like you put glue on your eyebrows.
This was the by far worst choice of mine from Mac. It ruins all the completed look.
If you have fuller eyebrows, I still think that it'll not look so flattering cuz I just checked the fuller eyebrow application photos and it didn't changed my mind, still awful. I don't think that I'll use it ever again.
xx
Etiketler:
brow setting,
kaş,
kaş maskarası,
kaş rimeli,
mac,
mac brow gel,
mac brow set,
mac clear brow gel,
mac kaş maskarası
1 Eylül 2014 Pazartesi
Bu Yaz Neler Kullandım?: 2014 Yaz Sonu Kozmetik Derlemesi//The Products That I Used in Summer 2014
Eylülün ilk gününden herkese merhabalar!
Yazı noktalayıp sonbahara başladığımız bugünde, yaz dönemi boyunca sürekli kullandığım ürünleri topluca paylaştığım bir post yazmak istedim.
Bu yazıda temizlik ve bakım rutini ürünleri olmayacak, sadece kozmetik.
*Bahsettiğim tüm ürünlerin detaylı incelemeleri ayrı ayrı bloğumda mevcut, sol üstteki arama çubuğuna ürünün ismini yazmanız yeterli.*
Buyrun, başlayalım!
Salutes to everyone on the first day of September!
I'd like to share the products that I've continously used in summer 2014, enjoy!
Yazın herkesin yaptığı gibi, ben de çok daha hafif ve minimal makyajlar yapıyorum. Hatta bu yaz, sıfır makyajla dışarı çıktığım günler geçen yazlara göre çok daha fazla oldu. Yüzümde fazlalık yapacak hiç bir şey istemedim açıkçası.
I used minimum amount of product within the past 3 months and I had much more no-make up times than the past summers.
En önemli ve vazgeçilmez ürünümle başlıyorum tabi ki; o da güneş kremi. Bana çok fazla bu konuda soru mailleri geliyor ve herkesi blogdaki tek güneş kremi inceleme yazıma yönlendiriyorum çünkü yıllardır hiç değiştirmeden La Roche-Posay Anthelios XL 50+ kullanıyorum yüzüm için. Aşırı derecede memnunum, bu yaz da rutinim değişmedi bu konuda.
I've been using La Roche-Posay Anthelios XL 50+ for ages and I'm super pleasant about this sun screen so I kept on using it.
Bildiğiniz üzere benim taptığım fondöten Nars Sheer Glow, yüzüncü şişeyi almak üzereyim resmen. Ama yazın kesinlikle bana çok fazla geliyor.
BB kremler ve görüşlerimdeki değişimlerle ilgili bir yazı yazmıştım Pure Beauty'nin bu ürününün incelemesinde, orada da belirttiğim gibi BB krem algımı değiştiren ve tüm yaz her makyajımda kullandığım ten grubu ürünü budur.
My holy addiction Nars Sheer Glow is a bit too heavy for me for the summer time so I used this Pure Beauty BB Cream all the time. It's pretty amazing.
Yine yaz sezonu değişimlerinden biri olan Rimmel Wake Me Up kapatıcı, tüm yaz hiç durmadan kullandığım kapatıcım oldu. Başka hiç bir şeye elim gitmedi çünkü yapısı çok hafif ama kapatıcılığı da benim göz altlarım için oldukça yeterli. Bu kapatıcıya bayıldığımı bilen biliyordur inceleme yazımdan.
Rimmel Wake Me Up Concealer was my go to concealer for the whole summertime, I really really really love this light-but-effective product.
Baz tercihim yıllardır değişmediği gibi bu yaz da değişmedi, tabi ki Mac Painterly Paint Pot.
A classic base of mine has not changed; Mac Painterly Paint Pot.
Yazın kullandığım farların çoğu bu iki palettendi, o yüzden ayrım yapmayıp ikisini de listeye koydum: Lorac Pro ve Urban Decay Naked 3.
The huge portion of the eyeshadow consumption of mine was from these two palettes in summer: Lorac Pro and Urban Decay Naked 3.
Yaz kış değişmeyen jel eyeliner'ım Mac Blacktrack bu yaz da başroldeydi zira kuyruklu eyeliner olmadan yapacağım bir makyaj benim için hayal bile edilemez.
Mac Blacktrack is performing the lead role of the game as always cuz I can never imagine a look without winged eyeliner.
Tabi ki smokey/dağınık/buğulu göz makyajlarım için kopkoyu bir kahverengi olan Mac Coffee bu yaz sıkça kullandığım bir ürün oldu ki genelde göz kalemlerine pek elim gitmez.
For the smokey eye looks, I used Mac Coffee which is pretty surprising cuz I generally don't use pencil eyeliners.
Rimelimi de değiştirmedim tahmin edebileceğiniz üzere, Mac Haute&Naughty Too Black Lash aynen devam.
I did not change my mascara routine so Mac Haute&Naughty Too Black Lash keeps the fame on.
Kontur ürünüm de demirbaşlar kategorisinde olduğu için değişmedi bu yaz da; NYX Taupe.
Allık olarak daha doğal olduğu için krem allıklara ağırlık verdim ve tabi ki tercihim çokça övgümü alan Maybelline Master Glaze 50 numara oldu.
Toz allık kullanmak istediğimdeyse, 3 yada 4 yıl önce çıkan Mac koleksiyonundan aldığım bu devasa mordan pembeye ombre allığı tercih ettim çünkü kışın elim pek gitmiyor ve çok büyük o yüzden kullanıp azaltmak istedim.
Contour product of mine has not changed, still NYX Taupe.
As blush, I gravitated towards cream blushes and I really enjoyed using Maybeline Master Glaze in no. 50, it gives a natural healthy look to your face.
When I want to use powder blush, I used Mac's giant ombre blush from the collection which was released 3 or 4 years ago.
Aydınlatıcım da en en en sevdiğim aydınlatıcı olan Mac Lightscapade idi bu yaz, genellikle ıslak uyguladım ve daha belirgin bir parlaklık elde ettim elmacık kemiklerimin üst kısmında. Zaten ne kadar çok kullandığımı bombesinin yok olmasından anlayabilirsiniz.
My highlighter of the summer was Mac Lightscapade which is my all time fav highlighter. I used wet most of the time to achieve more glowy finish.
Son olarak da, bu yaz sürekli kullandığım iki rujdan bahsedeyim: Nars Goodbye Emmanuelle ve Mac Viva Glam Nicki Minaj. İkisi de oldukça neon, parlak pembeler.
Lastly, my summertime lipsticks of 2014: Nars Goodbye Emmanuelle and Mac Viva Glam Nicki Minaj.
Siz bu yaz hangi ürünleri kullandınız? İçlerinde benimkilerle aynı olanlar var mı?
xx
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)