26 Ağustos 2014 Salı
Ailemizin Yeni Üyeleri: Bisküvi&Fındık ve Guinea Piglerle İlgili Bilgiler // New Guinea Pigs!
Merhabalar!
1 haftadır tatlı bi telaşım var. Eğer Instagram'dan beni takip ediyorsanız biliyorsunuzdur zaten; uzun zamandır istediğim Guinea Pigleri aldım! İlk günden beri sürekli sorular geliyor, merak eden çok kişi oldu. O yüzden zevkle bir yazı yazmaya karar verdim.
Fotoğraflara bakarken "Seni yeriiiiiiiiiiiiiiim!" nidalarıyla 15-20 sn ara veriyorum bakalım ne zaman bitecek bu post hahah
Tanıştırayım: Yakışıklılarım Bisküvi ve Fındık!
Bilmeyenleriniz için; Cavia (guinea pig), dünyanın en en en tatlı hayvan türlernden biri. İsmindeki pig sizi yanıltmasın: Domuzlarla hiç bir akrabalıkları yok.
Son 2 aydır neredeyse her gün Cavialar hakkında araştırma yapıp videolarını izliyordum, gerçekten delirmiştim. Ama ev şu an beslemek için pek uygun değildi, gerçi hala değil, çünkü bu hayvanlar oldukça büyük yerlerde(neredeyse odanın yarısını onlara ayırmak gibi bir boyut) yaşamayı seviyorlar.
Ama tabi bu kadar kafaya takmışken dayanamadık, aldık.
Neden iki tane aldığımı söyleyeyim en baştan; Cavialar gruplar halinde yaşıyorlar doğada, o yüzden tek başına bir Cavia çok kolay depresyona girip hastalanabiliyor. En az iki, ideal olarak üç Cavia birden alınması tavsiye ediliyor.
Onları aldığımız an, eve giderken
İkisine de hemcins aldım çünkü anında hamile kalıp size yavrular müjdeleyebiliyor dişi Cavialar.
Fındıkla Bisküvi erkek, ve şu an tahmini 3 aylıklar. 1.5 aylıktan önce annelerinden ayırılmaması gerekiyor zaten.
Caviaların çokça türü var. Hollandalılar kısa tüylü ve daha çok büyük bir fare gibi dururken Perular ve Abyssinianlar uzun tüylü oluyor. Perular en uzun tüylü olanlar, bakımı haliyle daha zor. Amerikanlar vs. daha bir sürü safkan tür ve ara geçiş melez tür var. O yüzden internette bir sürü farklıymış gibi duran hayvan görürseniz şaşırmayın Cavia aratırken.
Üstte Fındık ennnn tatlı beybi haliyle poz veriyor, altta da Bisküvi kucağıma sere serpe uzanmış uyuyor.
Bisküvi de Fındık da Abyssinian. Farkları şu ki Fındık'ın annesi ve babası safkan Abyssinian iken Bisküvi'nin ya annesi ya da babası kıvırcık bir Cavia türüymüş. Bisküvi daha ağır ve büyük, kulakları da Fındık'tan daha değişik.
Ben hem tavşan hem de hamster beslemiş biri olarak, illa birine benzeteceksem, kesinlikle tavşana benzetiyorum onları. Sincaba da benzeyen yönleri var tabi, ama memeli kemirgen ailesinden oldukları için hepsinde birbirine benzeyen özellikler oluyor.
Cavialar muhteşem derecede insan canlısı ve sosyal hayvanlar olarak biliniyor, bu yüzden çocuklar için en uygun evcil hayvan oldukları söyleniyor.
Çoğu zaman gözleri açık uyuyorlar ama çok güvende ve sakin hissederlerse bir müddet gözlerini kapalı da uyuyabiliyorlar.
Çok çok çok korkaklar; kafesin yanından geçerken adım sesinize bile çıldırıp köşelere sokuluyorlar. Ama sürekli konuşup sesinizi onlara alıştrırsanız, sizin sahipleri olduğunuzu algılayacak ve daha az korkacaktır.
Fazlaca ilgilenmeniz gerekiyor, kucağınıza alıp durmadan konuşmazsanız huzursuz oluyorlar. Gününüzü falan anlatın diyor çoğu kişi, yani yumuşak bir sesle sürerli bir konuşma olmalı.
Cavialar vejeteryan oldukları için yeşil sebzeler, havuç, erik, maydanoz, elma ve yeşil biber diyetlerinin temelini oluşturuyor. Guinea Piglerin yemek tablosunu isterseniz internette bulabilirsiniz.
Yemelerinin zararlı olduğu şeyler konusunda çok dikkatli olunması gerekiyor, aşırı hassas bünyeleri var.
Bir de çıkardıkları sesler ve anlamları mevzusu var. Oldukça karışık bir konu aslında. Ama genelde severken voink voink tarzı kısık bir ses çıkarıyorlar. Korktuklarında da grrr gibi bir sesle beraber titriyorlar. Şimdilik kendi hayvanlarımdaki gözlemlerim bunlardı daha doğrusu.
Yıkanmaları pek önerilmiyor ama uzun tüylü türler ayda bir de olsa hafifçe suyla ıslatılıp Guinea Pig şampuanıyla yıkanabiliyor. Şampuanın siparişini de bugün yarın vereceğim.
Kafes konusuysa derya deniz bir mesele. Çok fazla şey okudum bu konuda ve bir çok farklı türde uygulamayla ilgili fikirler edindim. Bisküvi ve Fındık bana biraz daha alıştığında onları hayata geçireceğim ama merak edenlere faydalı sitelerin linklerini yolluyorum, soran baya kişi oldu çünkü.
Son olarak, çok huzur verici ve dinlendiriciler. Amerika'da terapatik hayvan olarak da adlandırıyormuş bazı psikologlar, gerçekten öyle, terapi gibiler.
Cavialar 5-7 sene arası yaşayabiliyor.
Sizin de Cavianız varsa ya da almayı düşünüyorsanız lütfen benimle paylaşın!
xx
20 Ağustos 2014 Çarşamba
China Glaze "Turned Up Turquoise(Neon)" İncelemesi//Review: China Glaze "Turned Up Torquoise(Neon)
Merhabalar;
Önceki postumda Sun Worshiper isimli muhteşem neon turuncu-sarı China Glaze ojeden bahsetmiştim ve o ikilinin içindeki diğer ojeyi de inceleyeceğim belirtmiştim. Kendileri Turned Up Turquoise!
I had mentioned on my Sun Worshiper review post that I was gonna write a review about this color too, which is Turned Up Turquoise!
Adından da anlaşılacağı üzere, neon bir turkuaz renginde. Yalnız, fotoğraflarda biraz açık mavimsi çıkmış, normalde daha koyu bir turkuaz. Yeşilliğini görebiliyorsunuz yani, sadece mavide kalmıyor.
As expected, it's in a neon turquoise color but it looks so washed out on the photos-kinda like light baby blue. In real life, it's much darker and greener.
Bu ikilideki diğer ojede şaşırdığım durum bu ojede de mevcut: Hem neon hem mat bitişli. Bu yüzden çok çabuk kuruyor ve sürerken hızlı hareket etmeniz gerekiyor. Biraz elinizi ağır tutarsanız fırça dalgalanmaya yol açıyor.
Ama tabi ki bunların hiç biri bu kadar canlı bir turkuazın harikalığını etkilemiyor. Gerçekten harika, durup durup tekrar bu ojeye dönüyorum son zamanlarda.
Yalnız belirtmeden edemeyeceğim: Çok kalıcı değil. Uçlardan başlıyor hemen çıkmaya.
It's the same shock for me again: it has a matte finish but the color is neon. That's why it dries so fast. You gotta be quick on application otherwise it messet itself up.
Obviously, these are not bigger than the color's beauty. Amazing amazing and amazing color. I keep turning to this color lately.
Before I leave: It chipped in a really short time so...One more con of the polish.
xx
15 Ağustos 2014 Cuma
MAC Kelly-Sharon Osbourne Koleksiyonundan Aldıklarım+İnceleme//Review: Mac the Osbournes Collection
Merhabalar!
Osbourne'lar gençliğimin (13-16) MTV reality show konukları olmakla beraber Ozzy Osbourne da koyu metal dinlediğim dönemlerimin favorileri arasındaydı. Kelly pek tadım değil tabi, wannabe'lik sınırlarını aşıp gelip tekrar aşmış bi Amerikan rüyası parçası. Neyse, bu konu uzar gider.
Osbournes x Mac birlikteliğini duyduğum andan beri cidden heyecanlıydım ama öyle ilk gün koşa koşa gidip alacak kadar beni etkileyen bir koleksiyon olmadığını biliyordum. Aklımda olanlar değişmedi ve koleksiyon Mac Online'a düştüğü gibi aklımdakileri alıp ekleme yapmadan bitirdim.
Hey guys!
Osbournes are one of the highlights of my teenage years (13-16) with their MTV reality show but Ozzy Osbourne was already my star as I was a pure metalhead back then :) Kelly's not my cup of tea though.
Whatevs; Osbournes x Mac collaboration got me so excited when the rumors first appeared online but after I saw the products, I didn't feel that much of joy. So, I decided to buy just a few items and keep on.
Mac eskiden tüm koleksiyon ürünleri için farklı ambalaj dizaynı yaparken, son 2 yıldır dakika başı koleksiyon çıkardıkları için klasik Mac ambalajından şaşmayıp bir kaç koleksiyona iltimas gösteriyorlar sadece. Tabi ki celebrity collaborationları buna dahil. Bu koleksiyonda da metalik mor ve kırmızı kullanılmış ki Kelly'nin rengi olan metalik mora bayıldım.
Mac used to create a new packaging for every single collection but due to the fact that they release 100 collection per month, they do not bother anymore. But celebrity kinda collaborations are still being designed. This one is a mix of metallic purple and red and I looove Kelly's metallic purple design.
Koleksiyonun Kelly kısmından Kelly Yum Yum ruju aldım tabi ki, benden beklendiği üzere. Candy Yum Yum ilk çıktığında bir koleksiyon ürünüydü ve ben alamadığım için baya üzülmüştüm. Daha sonra Mac, oylama yaparak hangi koleksiyonn rujunun geri gelmesi gerektiğini belirledi ve Candy Yum Yum seçildi ki ben de oy vermiştim. Ama gidip görünce istediğimden çok daha fazla mora yakın olduğunu görüp askıya aldım. Kelly Yum Yum, bu yüzden ilk ilgimi çekendi. Candy ile Kelly karşılaştırmalarına baktım ve "İşte bu!" dedim. Candy'nin olmasını hayal ettiğim şeyi Kelly'de yapmışlar.
Oldukça neon, mavi alt tonlu bir pembe. Ama mora kaçmıyor kesinlikle. Satin olduğu için de çok kurutucu değil, ama bir nebze kurutucu olduğu gerçek. Çizgilere dolmuyor. Kalıcılığı mükemmel tahmin edersiniz ki. Sürümü çok zor değil ama dudak kalemi kullanırsanız daha rahat edebilirsiniz. Eğer hafif bir uygulama istiyorsanız hafifçe pıt pıt yaparak uygulayın ve çoook tatlı bir pembeye kavuşun.
Rengin neonluğunu kıyaslayabilmeniz için bildiğimiz fosforlu pembe highlight kalemlerinin pembesinin yanına koydum:)
Gel gelelim, benim gibi pembe ruj hastası-her pembe ruj tonunu alan birinde buna benzer renkler olmaması imkansız olurdu. Elimde 3 adet benzerini buldum:
I was gravitating towards buying Candy Yum Yum for ages but it was a bit too purple for me. Still, I was considering to buy it. But Kelly Yum Yum was out, I definitely decided to leave Candy and go for Kelly.
It's absolutely neon and blue-based pink. It's satin but still dries out the lips a bit. It stays forever and if you don't want a neon look, you may apply it so softly and you're done.
As you can expect from a total pink lipstick addict, I found 3 similar lipsticks in my collection:
Gördüğünüz üzere, oldukça yakın renklere sahibim. Fakat, tıpatıp aynısını değiller. Quick Sizzle daha koyu, Bourjois daha koyu ve ışıltılı, Nars daha açık ve parlak. Ama gördüğünüz 2 ürün limited edition'dı ve Bourjois Türkiye'den çekildi. Eğer bu tarz bir renk arıyorsanız, Kelly'i kaçırmayın.
As you can see, I have really similar colors but definitely not the same. Quick Sizzle is darker, Bourjois is darker and has shimmers, and Nars is lighter and glossier. BUT, these 2 were limited editions so you may wanna check Kelly one out.
Sharon line'ından da gözüme kestirdiğim Peaches&Cream allığı aldım çünkü peaches'la alakası olmadığı biliyordum. Bu allık gül kurusundan pembeye giden bir renk, o yüzden ismindeki şeftali sizi yanıltmasın. Ben şeftali allıklardan hoşlanmadığım için yanına bile yaklaşmazdım sadece ismine baksaydım.
Satin yapıda olduğu için uygulaması çok rahat ve renginin tendeki duruşuna bayıldım. Hiç göründüğü gibi parlak değil, doğal duruyor gerçekten. Ama ille de gidip alın kaçırmayın denecek bir renk değil, dupe bulabilirsiniz. Bu renk bir allığım yok derseniz, iyi bir yatırım tabi. Kıpkırmızı ambalajı da ekstrası tabi.
I got the Peaches&Cream blush from Sharon's line which is not peachy at all. I strongly dislike peach shades in blush but this is a dirty pink-warm pink cross shade and it looks really natural which is not expected from the swatches.
It's sating so it's really soft and easy to blend. It's not the most unique shade ever but still it's a really good investment if you don't have a similar shade, definitely go for it.
xx
8 Ağustos 2014 Cuma
China Glaze "Sun Worshiper" İncelemesi//Review: China Glaze "Sun Worshiper"
Herkese güzel cumalar diliyorum;
Bugünkü incelememiz, geçen hafta başında aldığım ve an itibariyle hayatımda sahip olduğum en neon oje olan China Glaze Sun Worshiper üzerine olacak.
Y'all have an amazing friday!
Today's review will be on China Glaze Sun Worshiper which I purchased last week. It is currently the most neon nailpolish in my collection.
Bu oje, China Glaze'in 2'li oje setlerinden 17 numarada. Yanında bir de harika bir mavi var, onun da yazısı haftaya gelecek.
Rengini tok bir turuncu olarak tanımlayabilirim, koyu kayısı sarısına kaçıyor. Hatta direkt olarak rafadan yumurta sarısı. :)
Bu tarz bir rengi hiç sürmem demezdim ama ilk tercih edeceğim, bayılacağım bir renk olmazdı. Tabi ki bu tarz düşüncelerimi belli başlı markalar anında yerle bir ediyor ve China Glaze de bunlardan biri.
Az ışıkta flaşlı görüntü//With flash under weak light
Ojeyi sürmeye başlamamla bitirmem arasında geçen süre boyunca "Yok artııık, inanmıyoruuum" diye kendi kendime konuştum, şaka değil. Her sürüşümde daha neon geliyordu gözüme çünkü.
İşin ilginç yanıysa şu; neon olmasına rağmen mat bitişli AMA üzerinde mat yazmıyor. Saniyeler içinde kuruyor ve o mat dokuyu hissediyorsunuz. Hem böyle bir renk olacak, hem de mat olup kolay kuruyacak... Cidden beni şaşırtan bir durum oldu açıkçası-iyi yönde tabi ki.
3 katta bu hali alıyorlar, ama çok çabuk kuruduğu için hiç beklemenize gerek kalmıyor. Kalıcılığı orta, ama kolay yama yapılabiliyor uçlarına. Normal renge karışıyor yani. Altına mutlaka base coat sürün, tırnaklarınız aylarca sapsarı kalır aksi takdirde.
Ben çok sevdim, iyi ki almışım. Koleksiyonumda benzeri bile olmayan bir renkti, ciddi bir boşluğu doldurdu:)
I got more and more surprised on every stroke of application of this nailpolish cuz it was getting more neon at every single time! The shocking thing is; it has a matte finish which is not described on the polish bottle or anywhere. Neon and matte TOGETHER? Gosh. Due to matte finish, it dries out in seconds which is ammmazing. I had 3 coat applied and I didn't even wait for 5 mins for them to dry. Definitely, use a base coat underneath.
This nailpolish really flatters me, I'm so happy that I got it.
xx
6 Ağustos 2014 Çarşamba
*Yüksek dozda övgü içerir* HOURGLASS Ambient Lighting Powder-Diffused Light İncelemesi//Review: Hourglass Ambient Lighting Powder in Diffused Light
Günaaaayyyydıııın!
Heyecanımı kontrol dahi edemiyorum. Hourglass'ın dillere destan, ünü her yere yayılmış olan Ambient Lighting Powder'ını sonunda edindim! Daha başlangıçta son cümlemi söyleyeyim: İNANILMAZ.
Beni instagram'da takip ediyorsanız dün görmüşsünüzdür ürünün gelişini müjdelediğimi. Yaklaşık 3 hafta önce siparişimi vermiştim bayramdan sonrası için, ve sonunda kavuştum.
Hourglass'ı bilmeyen yoktur, ama varsa diye yine de ufak bir bilgilendirme yapayım: Öncelikle Türkiye'de maalesef satılmadığını belirterek başlayayım. Marka; piyasaya sürdüğü bu Ambient Lighting Powder serisiyle resmen sükse yaptı ve tüm bloggerlar, vloggerlar, kozmetikseverler deli gibi satın aldı. Pahalı olmasına rağmen tüm renklerini alan vs. çok var. Bu pudraların mantığı, nasıl bir ışık altındaymış gibi gözükmek istiyorsanız size onu vaad etmesi. Çok soğuk tonlu olanlar ay ışığı gibi bir ilüzyon amaçlarken, daha pembemsi olanlar yüzde yumuşak bir ışık altında kusurların ışık vasıtasıyla gizlenmesini hedefliyor. Serideki pudraların bir kısmı tüm yüz için idealken bazıları sadece highlighter olarak kullanılacak kadar ışığa duyarlı.
Seçim yapmak ve doğru olanı bulmak gerçekten çok zor çünkü internetteki swatchlar dışında bakabileceğiniz hiç bir yer yok Türkiye'de. Finishing powder oldukları için de swatch pek bir anlam ifade etmiyor; yüze tamamen uygulayıp ışığı nasıl yansıttığını görmek gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla yapılan en büyük hatalardan biri; ten rengine uymayan ve koyu tonların tercih edilmesi ve bu durumda allık tadında bir üründen öte geçememesi.
Uzun uzadıya yazıyorum ki benim gibi 500 saat tüm yabancı blogları tavaf edip kendinizi yormayın. Ürünün mantığını anlamak cidden önemli. "Yaaa pudra işte, normal bir pudra gibi" şeklinde yaklaşırsanız tüm bu haklı ünün sebebini kaçırmış olursunuz.
Yukarıda gördüğünüz gibi benim aldığım renk Diffused Light. Çok açık sarı olarak geçiyor, beyaza yakın. Amaç, ciltteki renk tonlarını eşitleyen bir şekilde ışığı yansıtmak. Bu renge özel olmayan, serinin tüm renkleri için temel olan amaç da "cildin içten içe kendisi ışıldıyormuş gibi" göstermek. (glowing within effect)
Ben, herhangi bir pudranın yüzümü koyulaştırmasına ya da turunculaştırmasına asla katlanamadığım için şeftali tonlu olan Dim Light'ı direkt olarak eledim. Kirli pembemsi bej olanla(Mood Light) bunun arasında kalmıştım ve sonunda kararımı bundan yana kullandım.
Paketlemesi, rose goldla bronz karışımı rengi, amblemi, her şeyi zaten lüksü ve high-end'i belli ediyor ama tabi ki önemli olan içindekinin nasıl olduğu.
İçinde photoluminescent özelliği olan, ışığı yansıtmayı yönetebilmeyi sağlayan mikro ışıltılar var. Gözle pek görülmüyor; dibine girerseniz ve çok ışıklı bir ortamdaysanız paketinde görebilirsiniz belki. Yani bakıldığında tüm yüze sürmelik normal bir pudra gibi.
Parmağıma ilk sürdüğümde biraz şaşırdım çünkü gerçekten sıradan bir pudra gibiydi. Tabi ki parmaktaki görüntünün hiç bir anlam ifade etmediğini bildiğimden, makyajımda olması gerektiği gibi kullandım. Etkisi görebilmek için Nars fondötenimi değil de çok az kapatıcılıklı BB kremimi kullandım. Sonrasında Real Techniques Powder Brush'la yüzüme sürmeye başladım ve...... işte o an tüm bu ses getirmenin, ünün, fiyatın sebebini anladım. Abarttığımı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Yüzümde ışığı yansıtmasını istediğim yerler yansıtıyor ve biraz kırmızılık/renk uyuşmazlığı olan yerler de blurlaştırılıyor. Ve bu benim uygulama tekniğimle hiç alakası olmayan bir durum. Olay burada zaten; siz dümdüz sürdüğünüzde pudra nereyi nasıl aydınlatması gerektiğini algılıyor. Ben "Oha gerçek hayat photoshop'u gibi bu!" dedikten sonra insanların bu pudrayı aynı bu şekilde, real-life Photoshop diye tanımladığını hatırladım ve herkesin ilk tepkisinin gerçekliğinden emin oldum. Gerçekten öyle.
Ön kamerayla çekilen fotoğraflar bu şekilde, yani pek de kaliteli değilken bile böyle gözüküyor. Çektikçe çekesim geldi telefon selfie'yle doldu taştı, bu kadar mı muhteşem görünür? Üstteki fotoğraflarda özellikle ne kontur uyguladım ne allık ne de highlighter. Sadece pudrayı kullandım ki kendisinin tek performansını görebileyim. Gerçek hayattaki güzelliğinin yüzde 30'unu falan yansıtabiliyor bu fotoğraflar anca, ama GERÇEKTEN AŞIK OLDUM. Bittiğinde ne pahasına olursa olsun tekrar tekrar alacağım, hatta farklı renklerini ya da ambient blush serisini (allık versiyonu) almayı düşünüyorum bu aralar.
xx
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)