25 Eylül 2012 Salı

Oje Koleksiyonum



Yeni takipçilerim ve baki selam sahipleri, merhabalar;

Geçen yıl bir oje koleksiyonu postu yazmıştım, eklenenler çıkanlar oldu doğal olarak, ben de düzenlerken fotoğraflayayım dedim.

Bildiğiniz üzere kozmetikte ucuzunu tercih ettiğim tek ürün ojedir. Ojeye büyük paralar vermek istemiyorum, ama bir Butter London, bir OPI, bir China Glaze, bir Essie, parasını kısmen de olsa hak eder.

Ayrıca bu düzenleme işinden çıkan sonucu da paylaşmak gerek tabi; kırmızı ve mavi ojelerin her tonunu almaya yeminli gibi alışveriş yapmışım ve kadim dostum siyahı 500 kere almışım. 








Hepsinin numarasını tek tek yazmadım, özellikle merak ettiğiniz olursa sormaktan çekinmeyin. xx

21 Eylül 2012 Cuma

Mac&Lancome Alışverişim

Woops, çok zaman olmuş, 15 gündür hiç bir şey yazmamışım, özürlerimi sunuyorum.

Bugün önce Sephora'ya sonra da Mac'e gidip ufak bir şeyler almış bulundum, zira Sephora Black Kart'ımda indirim vardı. E Sephora'dan çıkınca Mac'e gitmemek olmaz. Yani olur da, olmaz.






Mac'ten ilk çıktığı günden beri almayı düşündüğüm ama hep ertelediğim Viva Glam Nicki'yi (49 TL) aldım. Pembe rujlara olan aşkım aşikar, ama bu Nicki Minaj ruju hepsinden farklı. Yoğun sürünce neon pembe, hafif sürünce toz pembe. İnanılmaz, hastası olmuş vaziyetteyim, şiddetle öneriyorum. Ayrıca tüm geliri %100 oranda AIDS fund'a gidiyor, bu sebepten de tercih edilesi.


Bu aralar Mac fırça koleksiyonumu tamamlamaya çalışıyorum ama fırçalar felaket derecede pahalı olduğu için uzun zaman alıyor. Bugün Ecotools fondöten fırçamın işlevsizliğinden yakınırken buldum kendimi, e o zaman Mac'in 190 numaralı fondöten fırçasına (90 TL) yatırım yapma vaktim gelmiştir dedim. Mutluyum, çok mutluyum!



Sephora'dan da her zamanki rimelim Lancome Hypnose Drama'yı (79 TL) aldım zira elimdeki artık sonuna gelmişti. Bu rimelden asla vazgeçemeyeceğim, o kesin.


Çıkarken de tek kullanımlık duş jellerinin fazla tatlı olduğuna kanaat getirip Lagoon'la Peony'i (1,52 TLx2) aldım. Evet, tek kullanımlık kahve kremaları gibiler.

Yazmamı istediklerinizi her zaman iletebileceğinizi biliyorsunuz zaten, hatırlatmama gerek yok bence. xx

6 Eylül 2012 Perşembe

Doğum Günü Mac'lerim ^.^

Selamlar
3 Eylül'ün doğum günüm olması sebebiyle (21 bitti, huge deal), hediyelerden bir kısmı Mac oldu (evet şaşırmadınız), ve çok istediğim, uzuuuuuun uzun zamandır almaya yeltenip hep vazgeçtiğim fırçalara ve dudak kalemine kavuştum. Üstüne üstlük yeni bir de allığa sahip oldum. Yey!

Fiyatlarını istiyorsunuz biliyorum, baktım ve tahminlerime yakın çıktılar ama net fiyatlarını da yazacağım.

Mac Cherry Lip Liner (35 TL): Gwen Stefani ve Dita von Teese'in vazgeçilmezi, kült pin-up rengi... Hayatımda gördüğüm en "gerçek" kırmızı. Overdose happiness.






Mac 116 Blush&Contour Brush (84 TL): Açılı bir allık fırçam var ama bunun dışında daha yuvarlak uçlu, daha keskin alanlara hitap eden ve konturda çok başarılı olan116'yı çok uzun zamandır istiyordum gerçekten, benim için inanılmaz bir mutluluk oldu.


Mac 217 Blending Brush(58 TL) : Bende olan 224 blending işlemi için mükemmel ama blending'e başlamadan bir adım öncesi için bu fırçaya ihtiyacım vardı. 116 için sarf ettiğim tüm mutlu kelimeler bunun için de geçerli.


Mac Blushbaby Blush (68 TL): Kirli gül kurusu rengi, içinde çok hafif şeftalilik var. Geçiş mevsimlerinde elime ilk geçecek allıklardan. Nars Albatros'la kombinlenmesini şiddetle tavsiye ediyorum.




 -Dağıtmadan, ağır swatch-
-Dağıtılmış allık görünümü swatch-

Doğum günümü kutlayan ve yanımda olan herkes;
Hepinize çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
xx

1 Eylül 2012 Cumartesi

Oje, Kontur Allığı, Kitap, Organik Sebze, Pantogar, Elbiseler ve Yaz Sonu: Ağustos Nasıl Geçti?


Bir yaz sonundan yazıyorum sanırım, yeni bir yazıma, ve yeni takipçilerime, ehlen ve sehlen;

Ağustos garip bir hızda geçiyor şüphesiz, her sene alıştığımız görüntüler, çok da sürpriz bir yaz sonu değil. Yazı deniz-kumsal bağımlılığı ve sevgisi içinde geçirenler kadar üzülmüyorum açıkçası yazın bittiğine, sonbahar gibi muhteşem bir mevsim varken, yazı tercih edenlerden değilim. Tabi 03.09 tarihli ufak bir dünyaya gelme olayının da sonbahar sevgimdeki yeri yadsınamaz velakin, tüm duygusallıktan uzaklaşırsak, yine ve şüphesiz olarak, fall beats.

Eylül selamlaşmasına başlamak için Ağustos yaşanmışlığını bitirmek gerekiyor tabi. Bu post da ortaya karmakarışık bir Ağustos yaşanmışlıkları postu olsun.

Öncelikle Ağustos, elbise krizimin tavan yaptığı ay oldu. Sürekli elbise giydim, sürekli süslendim, sürekli en ufak yere bile kendime baya vakit harcayarak gittim.

Kalan zamanlarda da basicslere sardırdım, şortla kombinledim. Her zaman severdim de bu yaz ayrı bir favorim oldular.

Ojede de tüm yazımı kırmızı-mavi ağırlıklı geçirdim. Mavilerde muhteşem iki renk buldum ki... Gerçekten çok iyiler. Kendileri Flormar 398 ve Claire's 84.

Temmuz içinde kullandığım ürünlerden başka pek bir şey almadım kozmetik namına, bir süre sakinleşelim de sonbahar koleksiyonlarına şevkimiz (hadi kabul, paramız) olsun dedim. Ama dün soğuk tonlu bir kontur allığı ararken NYX Taupe'u buldum, renk açısından gayet iyi, turuncuya kaçan Chocolate Bronzer'ımın yarattığı hayalkırıklığını alıp götürmesini diliyorum.

Ayrıca, çok uzun zamandır Kabuki brush eksikliği çekiyordum da hiç elim 180 lira vermeye gitmemişti. Anne denen bir insan var ki canlar canı, kendileri Kabuki'sini bana verdi. Aslında tam olarak öyle olmadı, ben aldım ve kullanıyorum. Bare Escentuals'ın denediğim ilk fırçası, ben sevdim, fazla yumuşak fırçalarla arası olmayanlara direk önereyim yeri gelmişken.

Tabi ki Game of Thrones serisine devam, kitabı yanıma almayı unuttuğum için Türkçe çevirisini almak gibi ufak çaplı beyin şoku anların sonucu olan işler yaptım da anında doğru yola döndüm. Thrones okuyucusu takipçilerim serinin bu kitabının sıkıcı olduğundan bahsetmişti, hala öyle olmamasına dair umutlarım var, daha başlarda olmam da buna sebep olabilir tabi.


Ne içtik kısmında, tabi ki kahve içtik. Yaz başında kalp çarpıntılarım yüzünden kendisiyle yolları ayırmıştık ama reunion olayına girdik, mutluyuz.

Ha şimdi şu yukarıdaki elemanla aramız iyi diye Türk kahvesini unuttuğum gibi bir anlam çıkmasın, çıkmamalı. Asaletin alır götürür Türk kahvesi, senden nasıl vazgeçerim?
Şimdi, hardal ne alaka? Ben bu mayonezdir, ketçaptır, sostur, yağdır, bu tarz şeylerle hiç arası olmayan biriyim ama hardal çok başka. Tek tük kırmızı et yediğim zamanlarda hardal resmen kurtarıcım, bu ay da gittiğimiz mekanlardan arakladığımız hardallarla mutluyuz. Neden gidip insan gibi almıyorsun derseniz de, e çok tatlı, tamamen duygusal.

Evet tamam, araklama konusunda bu ay master's degree yapmış olabilirim, ne var, pipet falan arakladım gittiğim yerlerden, gururluyum.
Şimdi... Ben doğa ile ilgili olayların çok büyük fanı olmayan, hatta alerjisi bile olan bir insan olarak böyle Farmville tadında sebze yetiştir, organik olsun, sula, topla, ye şeklindeki looplara pek sıcak bakmıyorum. Ancak babam bu mevzunun tam anlamıyla bağımlısı olduğu için, bahçemizde her şeyi yetiştiriyor. Çiçek şeklinde biber bile yapmışlar, çok ilgisizdim de dolapta görünce... Ehem neyse, evet, baba, ellerine sağlık.
Kullanmaya ilk başladığımda bahsetmiştim, ve tonlarca soru gelmişti işe yarayıp yaramadığıyla ilgili ama ben daha yeni başlamış olduğum için cevap verememiştim. Tüm kullanım süresinden sonra, dermatoloğun verdiği ek ilaçlarla beraber, cevabım evet oluyor, Pantogar saç dökülmesinde büyük ölçüde işe yarıyor. Ama doktora gitmeden sadece hap nasıl bir etki yapar bilemiyorum, ona kefil olamıyorum. Yani 75 liralık bir ilacı denemek için almanız saçma olur, eninde sonunda dermatolog da bunu verecektir zaten.
Geçen haftalardan birinde de kil maskesi aldım, beyaz olandan. Gül suyu, limon suyu ve zeytinyağı ile karıştırıp yüzde maksimum 10 dakika bekletecekmişiz. Lakin, hala denemeye cesaret edemedim, kötü etkisi olabilir gibi bir his var içimde, kullanan varsa her zamanki gibi, share the experience.

Bu kadar Ağustos vedası yeter. Eylül, seni seviyorum biliyorsun. Bana güzel haberlerle gel. Pastamın üstündeki sönmüş mumların dumanındaki dileklerimi de getir, zahmet olmazsa. Hayatımda değer verdiğim kim  varsa, gözümden sakındığım, üzülmesine kalbimin dayanmayacağı kim varsa, onu da benimle, yanımda, ve iyi tut. Eylül sunset değil, sunrise, hatta sunshine benim için. xx